90’lı yıllarda dolmuşlardan birinde şöyle bir yazı vardı; “ fakiri fakir yapan kuru bir inat, zengini fakir yapan hayırsız evlat”. Yıllarca biriktirdiği kazanımları evlatları tarafından çarçur edilen babaya ait olduğunu tahmin ettiğimiz bu ifadeler tabi ki bizim nasıl zengin olunur sorumuzun cevabı değil. Bir de dini çevrelerde ağızlarda dolaşan bir söz var; “ Allah(cc) ilmi isteyene, zenginliği istediğine verir” diye. Bu bir rivayet ama ayet ve hadis kaynaklarında da olmayan bir rivayet. Zaten Kur’an-ın böyle bir şeye referans olacağını düşünmek bile doğru bir yaklaşım değil. Zira Kur’anın diğer bir adı da hakkı batıldan, iyiyi kötüden, doğruyu yanlıştan ayırt etmek için gönderilen Furkan demektir. Yani nasıl davranacağımızı, hayatı nasıl inşa edeceğimizi emredip öğreten demektir.
“ Şüphesiz ki rızık veren, mutlak kudret ve kuvvet sahibi olan Allah’tır.” Zariyat süresi 58 ayette hiçbir canlıyı ayırt etmeden rızıklarını verenin Allah olduğu açıktır. Ne var ki bu ayeti “ Bilsin ki insan için kendi çalışmasından başka bir şey yoktur ve çalışması da ileride görülecektir.” (Necm-39/40), “ kim de ahireti diler ve bir Mü’min olarak ona yaraşır bir çaba ile çalışırsa, işte bunların çalışmaları makbuldür.” (İsra-19) ayetlerinden bağımsız düşünürse hata eder. Zira Rabbimizin bütün canlıların rızıklarını verirken insanoğlunun rızkını çalışmanın karşılığı olarak vereceğini beyan ediyor. Dolayısıyla çalışmadan kazanmak hayatın hiçbir yerinde yok ve kazanmak için çalışmak bir zarurettir. Şöyle bir soru gelebilir; herkes çalışıyor ama herkes zengin olamıyor, neden? İşte bizimde cevabını aradığımız soru bu ve buna da verilecek cevap var elbet.
Rızık; yüce Rabbimizin yeyip-içmek ve kullanmak üzere bizlere ihsan ettiği her şey. Rızkın hangi yolla ve nasıl elde edeceğimiz tercih hakkını bizlere bırakmış. Bu aşama da helal ve haram kavramları devreye giriyor. Dolayısıyla hayatımızı sürdürebilecek kadar alın teriyle tercih ettiğimiz her şey helal dairesinde elde ettiğimiz rızıklardır. Tabii burada mesleki kariyer, makamlar, mevkiler, bunlara harcanan süre hepsi helal yoldan rızık elde etmede önemli araçlarıdır. Zengin olmak için yeterli midir? Ülkeden ülkeye değişen bir durum. Ancak ne var ki gelir ve ücret dağılımında adaletli davranılıyorsa, ellerinin altındakiler, ana-babalar, komşular, yetim ve fakir-fukara hakkı gözetiliyorsa kazanılan her şey artı zenginliktir ve helaldir. Eğer miras yoluyla gelmemiş, yukarıdaki ölçülere de uymuyorsa elde edilen zenginliği kişi önce kendi sorgulamalı haram yoldan mı helal yoldan mı diye. Aksi takdirde zenginin parası züğürt ’ün sadece çenesini yormaz toplumsal barışı zedeler, huzuru bozar, nesli bozar, bozulan nesil azar sonra başına bela olur. Fazla mal haramsız fazla söz yalansız olmazmış. En iyisi mi biz burada bitirelim sözümüzü de zenginin malı doğru sözümüze yalan bulaştırmasın.
Haydi kalın sağlıcakla, selam ve dua ile…
