Sebep, Asıl adı Amr Bin Hişam olan fakat Mekke
döneminin okuma yazma bilen ekonomi uzmanı Ebu Cehil
zihniyetinin günümüzde de tezahür ediyor olmasıydı. Halk
onu bilge diye över saygı duyarlardı. Ama İslam ona
cehaletin babası anlamına gelen Ebu Cehil ismini taktı.
Allah’ı bilmedikten sonra ne bilirsen bil Cahilsin.
Yazı biraz uzayınca gördüm ki okumamış cahillerle
diplomalı cahiller atbaşı gidiyor, başlık bu yüzden değişti.
Yeri gelmişken Bombastic’i de açıklayalım da herkes işine
geldiği gibi anlamasın. Bombastik, en yalın anlamıyla
“geveze” demek. Orijinali ingilzce Bombastic olan kelimenin
Türkçe karşılığı abartmalı saçma, yüksekten atılan,
şişirilmiş (söz, konuşma) şeklinde karşılığı da var.
Her iki cehalet türünü de bastırılmış duyguların psikolojik
olarak dışa vurumu şeklinde değerlendirebiliriz. Önce
diplomalısından başlayalım. Öyle ya çıkış noktası da oydu
zaten. Ne yalan söyleyeyim bu iktidar döneminde duyguları
bastırılmış kesimden ve iktidardan çok şeyler beklemiştim
bu anlamda. Özellikle de dindar veya muhafazakar
kesimden bu beklentilerim beni hayal kırıklığına uğrattı.
Çünkü eski Türkiye diye adlandırılan dönemlerde çok
baskıya maruz kaldık, kaldılar. Kendilerinden gibi görünen
muhafazakar hükumetlerden bile bu baskıyı gördüler. 12
Eylül döneminde Ankara ilahiyatta erkek öğrencilerin sakalı
yasaklanmıştı. Diğer bütün okullar da buna ilaveten
başörtüsü de yasaktı. Yasaklar bununla da kalmıyor dindar
öğrencilerin önü kesiliyor, istedikleri okullara
gidemiyorlardı. Ama iyi de bir birlerine sarılıp mücadele
ediyorlardı.
23 Yıllık Ak parti iktidarında bunların çoğu aşıldı, önceki
dönemlerde istedikleri okullara giremeseler de
diplomalarıyla bir yerlere gelebildiler. Önceki mücadele
dönemlerindeki gibi yine birlik beraberlik içerisinde hareket
edebilselerdi daha iyisini görürlerdi. Ama öyle olmadı,
bastırılmış duygular ayyuka çıktı, makam ve mevki sahibi
olmak nevirlerini döndürdü. Bu işin bir boyutu.
Yıllardır dini anlamada sıkıntı yaşadığımız bir gerçek. Bunda
cemaatlerin, tarikatların etkisinin olduğu da başka bir
gerçek. Zira, cumhuriyetin ilk yıllarında bunların
yasaklandığı iddia edilse de yüzyıllardır varlıklarını
sürdürdükleri biliniyor. Öyle ki dönemler halinde ya siyasete
yön vermişler ya da siyasiler bunları kullanmış. Alan
memnun satan memnun misali. Hal böyle olunca da dini
gerçek mana da öğrenip yaşamak haliyle zorlaşmış.
Bu fakir de yıllardır hakiki mana da dini arayış içerisinde
oldu her daim. Bulmak için de dinin kaynağına inmek
gerekiyordu. Lakin biz o treni çoktan kaçırmış, kaynak ve
kavram kargaşası içerisinde yol bulmaya çalışmışız. Kaynak
çok anlamak zor. Bu anlamda “bağlam merkezli Kur’an
meali” çalışan bir gruba dahil olduk. Aradığımız, Ayetlerin
hayatın akışıyla bağlantısını görebilmek. Birkaç detayın
dışında klasik anlatımdan farkı olsa da hayatın akışıyla bir
bağlantısını yakalayamadım. Hala da arayış içerisindeyim.
Biliyorum ki aramakla bulunmaz ama bulanlarda
arayanlardır.
İnsanları bağlama konusunda diğer cemaat ve tarikatlar
oldukça başarılı olmasına karşın bunlar Kur’an bağlamında
insanları kendilerinden soğutuyor, farkında değiller. En ufak
bir konu da bile “ben böyle biliyorum, ben bu konu da
uzmanım, biz bunca yıl boşuna mı okuduk, basit bir fikir
beyanın da bile damdan düşer gibi konuya girilmez” gibi
ifadelerle insanı küçük görüp rencide ediyorlar. Oysa
Kur’anı anlayıp bağlanılabilmesi için her sorunun sorulması,
her fikri açık olması gerekir. Öyle ya, uzmanı sizsiniz
kırmadan dökmeden anlatması gereken de yine siz
olmalısınız ki insanlar da güven duygusuyla Kur’anı
anlamada yardımcı olunsun.
Tam bunları gündeme taşıyacakken bir de sahte
diplomalılar ortaya çıktı. Tabi ki oradaki arkadaşları bununla
itham etmiyoruz. Lakin halı yıkamacının psikolog olup hasta
tedavi ettiği ülkemizde gerçek diploma sahiplerinin
ellerindeki imkanın kıymetini bilmeleri kendileri açısından
daha makul olur. Sahte diplomalılar insanlara nasıl
yaklaşmaları gerektiğini iyi bildiklerinden rahat iş yapıyor
olsalar gerek. Ayrıca sahte diploma olayı da ayrı bir yazının
konusu, vurgu anlaşılsın yeter.
Gelgelim diplomasız cehalete. Olay burada daha bir fecaat
arz ediyor. Ellerindeki en büyük koz para kazanmak, mal
mülk edinmek varlıklarıyla övünmek. İlim yok, irfan yok,
okuyup araştırmak yok Tekasür süresinde anlatıldığı üzere
çoklukla gururlanmak var. Varlıklarının nasıl elde edildiğini,
ne kadarının kendilerine ait olduğunu soran yok sorgulayan
yok. Bir birlerine aidiyetleri varlıkları kadar. Dizi
kültürleriyle, sosyal medya bilgileriyle ahkam keserler.
Dünyayı parselledikleri yetmezmiş gibi cennetinde baş
köşesine talip olurlar. Dünya da cennette kimsenin babasını
malı değil, isteyen istediği yere talip olur, bizi bağlamaz.
Lakin dünya hayatını da ahireti de bize lütfeden Allah’ın
haşa hiç mi kıymeti harbiyesi yok? Dünya hayatını içindeki
nimetleri ahireti kazanmak için geçici olarak verdiğini
söyleyen Allah. Ayağımızın altından kayıp gidecek dünya
için kırıp dökerek ahiret hayatının cennetine talip olmak çok
büyük yüzsüzlük olsa gerek. Alınmayın darılmayın ben
demiyorum Alemlerin Rabbi Allah diyor.
Hadi kalın sağlıcakla, selam ve dua ile....
