Yanlışı Düzeltmek
Kur’an’ı Kerim, genelde insan olarak şahsıma hitap, özelde inanan bir kişi olarak nefsime emreden bir kitaptır. Yani 6 bin kusur ayetiyle tepeden tırnağa bağlamakta. Dolayısıyla Kur’an’daki her bir kelime, her bir harften sorumluyum ve bu sorumluluk bana aittir, uyacak, uygulayacak da yine birinci derecede benim.
Ancak ne var ki, dini bilgilerimizi klasik yöntemlerle öğrendiğimiz dönemlerde, klasik yöntem öğreticilerinin tesiriyle olsa gerek inandım iman ettim dedikten sonra sanki bu dini birinci derecede yaşayan değil de karşımızdakileri sorgulayan bir Müslüman tipi olduk çıktık. Bunun sosyolojik, psikolojik alt yapısı nedir bilemem amma bunun doğru bir yaklaşım olmadığını son zamanlar da Kur’an üzerinde yaptığım araştırmalarda net bir şekilde anladım. Ve bu anlamda kendime ve nefsime bir hayli kızgınım, hatta nefsimle kavgalıyım bu eski alışkanlıklarından vaz geçemediği için. Oysa ayetler perdeypey inmeye başladığında yüreklerde devrim etkisi yapmış, her bir ayet indiğinde onu yaşamanın hazzı tadılmış.
Günümüzde İslam coğrafyasında kan ve göz yaşının temel nedeni de bu olsa gerek. Sorumlu olduğumuz emirleri kendi nefsimizde yaşamadan başkaları niye yapmıyor kavgası. Ramazanın ilk günü bir kardeşim aradı, hal hatırdan sonra hemen sen teravih namazına gitmiyor musun diye. Bu kardeşimle başka bir mesele de daha önce konuştuğumuz da “yok abi ben niye karışayım, nasıl isterse öyle davranır” diyordu. Bana teravih sorusu aslında yukarıdan beri anlatmaya çalıştığım klasik din öğretisinin kalıntıları ve istem dışı sorduğu soru olarak görüyorum. Çünkü bu kardeşim sürekli kendini geliştiren, Kur’anla kendini yenilemeye gayret gösteren bir kardeşimiz. Ben de zaman zaman bu istem dışı absürt çıkışları yapıyorum. Kendime ve nefsime kızmamın sebebi bu. Bakın Ramazan geldi, oruçla inşa etmemiz gereken bir nefis var, bu nefis benim nefsim. Amma nefis de öyle bir nefis ki bazen insanın aklını başından alıyor, hele bir de aç kalınca. Bu nefsi Kur’anla terbiye etmezseniz işte o zaman başınıza işler açan bir nefse dönüşüyor. Orucu aç kalmaktan öteye götüremiyorsunuz. Dün böyle bir olay yaşadı bu nefis. Arkadaşımın tutmadığı orucu gündeme getirip cennet bedava değil dedim. Oysa ben bu tarz çıkışları yapmamak için söz vermiştim, hala devam ediyorsa daha çok eksiğim var demektir. Bu aralar sessizliğim, suskunluğum aslında biraz da bundan, nefsimizle amansız bir mücadeleye girdik, bizi mazur görün dostlar. Dedikten sonra şu hatırlarına istemeden dokunduğum arkadaşlarımdan helallik istiyorum, haklarını helal etsinler.
Haydi kalın sağlıcakla, selam ve dua ile…
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.