Ülkenin Çivisi Çıkmış
Yukarı tükürsen bıyık aşağı tükürsen sakal misali toplumun her kesiminde elle tutulur bir şeyler kalmamış. Nereye el atsanız eliniz havada kalıyor. Sabah akşam istediğiniz kadar kanun çıkarın topluma ahlaki değer üreten argümanları da beraberinde üretmediğiniz sürece ne ülkeye ne de insanımıza katkı sağlanamadığı ortada.
Yukarıdakiler ayrı telden çalıyor aşağıdakiler farklı telden. İktidarın derdi başka muhalefetin ki başka vatandaşın ki bir bambaşka. Sabah akşam artan zamları değişen etiketleri de kimsenin umursadığı yok. Virüste içimizden biri oldu artık kimse günlük ölü sayısına bakmıyor, çoğu maske de takmıyor. Toplum pimi çekilmiş her an patlamaya hazır bomba gibi. Ülkenin çivisi çıkmış adeta.
Kadıköy de adam yol ortasına tuvaletini yapıyor, başka bir vatandaş uyarınca öldüresiye sopa yiyor. Faillerine de bir tek ödül verilmediği kalıyor. Yakında böyle bir uygulama duyarsanız da şaşmayın. Müge Anlı tarzı sabah akşam hemen her kanalda sunulan programlar da artık mide bulandırmaya başladı. İhanet, iftira, intihar, cinayet fuhuş ne ararsan var. Akşam haber kuşağını dinlemeye korkar olduk zihnimizin daha fazla bulanmasından.
Güvenle gezip dolaşabileceğimiz alan kalmayacak bu gidişte. Allahtan bir tane insaflı savcımız, hakimiz çıkmışta metro da kadın muhabiri taciz eden adama tutuklu yargılama kararı verip tıkmışlar içeri. Olay basit bir taciz olayı gibi görülebilir ama ağır suçlar için emsal olması açısından kayda değer bir karar. Lakin ağır suçlarda da tutuksuz yargılatan kararlar toplumun kanayan yarası haline geldi. Suça eğilimli olanlara da cesaret verdi. Millette feryadı basıyor “yöneticimiz uyuyor mu” diye.
Uyur mu canım, cam da bizi bekliyor. Hava yağmurlu, sabah çocuğu okula bırakmış eve dönüyorum. Bizim yönetici cam da, bana bir şeyler söylüyor. Tabi atış alanının dışında kaldığımız için onu duyacak kulak biz de nerde. Yağmura aldırmadan iyice cama doğru yaklaştım ki olay vahim, çok büyük ve çözülmesi önem arz eden elzem bir durum. Ne küçük sorunları çözdük de böyle büyük bir sorunun üstesinden nasıl geliriz Allah bilir. Güler misin ağlar mısın cinsinden eğlencelik çerez gibi millet olduk.
Efendim olay şu ki, bizim binanın bodrum katında su saatlerinin bulunduğu yerin korkuluklarına bizim kızın bisikletini bağladık, çalınmasın diye. Kuş konmaz kervan geçmez kuytu bir köşe. Ve fakat hemen yanı başında bizim altın altında komşu var. İtiraz oradan gelmiş bisikleti kaldırsın diye. La havle çekip eve girdik. Girdik de olayın akametinden kurtulamadık. Öğleden sonra çocuğu almaya giderken de şikayet eden dairenin hanımefendisi önümüze geçti, bisiklet diye.
Hanımefendi siz kat mülkiyeti kanununu biliyor musunuz dedim, biliyom didi. Anlaşılan bilmediğini de bilmiyor. Bakın dedim orası müşterek alan ve sizin daireye rahatsızlık verecek bir durum yok. Üstelik siz benim kömürlüğümün kapısının önüne onca eşyayı yığdınız, bir seneden fazladır orada duruyor, size bir şey söyledim mi? Tamam alacağız dedi, ben de bizde lüzum görürsek alırız dedik. Lakin hiç memnun kalmadı bundan.
Gördünüz mü dostlar, bütün dertlerimiz bitti artık tali konulara kaldı ülkemin ahvali. Bizi ne korona virüs korkuttu ne de içimizden alıp götürdüğü ölümleri. Ne ekonomik krizler ne de artan pahalılık bizleri ilgilendirmiyor. Varımız yoğumuz sağımdakine nasıl çakarım, solumdakini nasıl yakarım olmuş. Ortak yaşamanın kurallarını bilmeyen topluma modern binalar yapmakta çözüm değil anlaşılan.
İş dönüp dolaşıyor ahlaka geliyor. Ahlakı inşa etmediğiniz toplumda ne çıkardığınız 634 sayılı kat mülkiyeti kanunu ne de onun mevzuatları işe yaramıyor. Kendini güçlü gören, gücü eline geçiren herkes kanun benim diyor. Her “ben” diyen de toplumdan bir çivi söküyor, ülkenin çivisi çıkıyor.
Haydi kalın sağlıcakla, selam ve dua ile….
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.