1. YAZARLAR

  2. Ahmet DEMİRKAYA

  3. Tatlı Dilli Savaşlar
Ahmet DEMİRKAYA

Ahmet DEMİRKAYA

Tatlı Dilli Savaşlar

A+A-

 

Kulağa hiç hoş gelmiyor değil mi? Ama maalesef bütün kanlı kansız savaşlar tatlı dil kullanılarak başlar ama bedelini masum insanlar öder. Kimi yerinden yurdundan olur, kimi masum çoluk çocuk bombaların altında can verir ama dünya müstekbirleri vahşetlerini örtbas etmek için timsah gözyaşları dökerek her şeyi insanlık adına yaptıklarını iddia edip dururlar bir birlerinin kamuoyuna.

Tatlı dilli çılgın savaşlara yaşlı dünyamız çok şahit oldu. Dünya savaşlarını bizler görmedik ama acı izlerini bizden bir kuşak önceki insanlarda gördük. En yakın tarih olarak Afganistan’ın kızıl orduyla savaşına şahit olduk. Aynı tarihlerde İran-Irak savaşına da şahitlik ettik. Hakeza Bosna katliamı ve bugün hala devam eden Suriye’deki zulümlere şahit oluyor yaşlı dünyamız. Hangi ülkeler olursa olsun, hangi rejimler olursa olsun hiçbir zaman tatlı dil kullanarak yaptıkları savaşlardan vaz geçmediler, geçmeye de niyetleri yok.

Yüzyılımızın ikinci yarısını soğuk savaş diye tanımladılar lakin sıcak savaştan da çekinmediler. Dün ABD bunu demokrasi götürüyorum diye yaptı bugün Rusya, bizim Ukrayna halkıyla sorunumuz yok, sivil halka zarar vermiyoruz açıklaması yapıyor. Ne kadar vermiyorlarsa artık? Çin sessiz sedasız sürdürüyor Doğu Türkistan’a zulmünü ama orta da bir gerçek daha var ki, zalimler birbirlerinin zulmüne sessizce destek veriyor. 

Ukrayna başkanı Zelensky, Türkiye’den boğazları Rus gemilerine kapatmasını istedik diyor. Dış işleri bakanı ise dostlarımızı Rusya’yı durdurmaya çağırıyoruz diyor. Aylar öncesinden niyet okuyan Avrupalı ve ABD’li dostlardan bahsediyor gariban. Kurdukları Bir(leş)miş milletler topluluğunda Rusya’nın veto hakkının olduğunu bile bile. 60 yıldır Türkiye’yi kapısında bekleten AB den medet umuyorlar. Çaresizlik bu denli kötü bir şey.

Rusya’nın ne ABD’yi ne AB taktığı yok. O da biliyor ki zalimler ancak bir birlerine destek verir köstek olmaz. Rusya 1979 dan sonra kaybettiği prestijini geri kazanmak istiyor. NATO’ya karşı kurulan Varşova paktının dağılmasıyla tek başına dünya jandarmalığını üstlenen ABD bunun sürdürülebilir olmadığını gördü, o yüzden Rusya’ya karşı sert yaptırımlarda bulunamaz, kendisine danışıklı dövüş yapacak rakip lazım. ABD’nin asıl korkusu Çin, Rusya’nın da Çin ile arası iyi. Bu savaşların kaybedeni öncelikle masum halklar olacak, binlerce insan ölecek. Dünya müstekbirleri de ellerine ovuşturarak yeni toprak kazanımlarını şampanya patlatarak kutlayacaklar.

Ne gariptir ki bilginin ve teknolojinin hızla yayıldığı çağımızda savaş baronlarının hazları hiç ivme kaybetmeden devam ediyor. Daha garip olanı da hala kendilerine taraftar topluyor olabilmeleri. Dünya hakları teknolojiyle oyun oynarken onlar dünya halklarıyla oynuyor, halkların kaderiyle oynuyor. Saflar bir oyana bir bu yana kaysa da aynı savaş oyunları aynı tatlı dilli oyunlarıyla devam ediyor. Temennimiz o ki, bu savaş orayla sınırlı kalsın yoksa gözü dönmüş savaş baronları etrafa sıçratılırsa üçüncü bir dünya savaşı kaçınılmaz olur. Onca ekonomik ayak oyunlarından sonra bu da ihtimal dışı değil aslında. Bekleyip göreceğiz.

Haydi kalın sağlıcakla, selam ve dua ile…  

 
Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.