1. YAZARLAR

  2. Ahmet DEMİRKAYA

  3. Önce adam ol!
Ahmet DEMİRKAYA

Ahmet DEMİRKAYA

Önce adam ol!

A+A-

 

Aslında yoğun gündemimden dolayı buğu yazı yazamayacaktım fakat az önce televizyon kanalının bir tanesinde “şiddete hakkın yok” manşetli bir haber vardı. İlgimi çekti biraz izledim. 25 Kasım kadına yönelik şiddete karşı uluslararası mücadele günü olduğunu da öğrenmiş bulunduk. Hiç boş günümüz yok maazallah.  Tabi konu ciddi olduğu için olması gereken bir gün varsa o da kanıda şiddet karşı bir olması gayet anlamlı. Burada sıkıntı yok ancak çözüm yollarının ve önerilerin erkeğe  “önce adam ol” kampanyasıyla başlaması biraz çözümden uzak bir yaklaşım.

Haber programının konuğu olan bayan KADEM’in Toplumsal Farkındalık Komisyonu başkanı Sultan Işık. Sultan hanımın araştırmaları sonucunda elde ettiği bulgular çok doğru. Ne var ki çözüm noktasında geliştirdikleri argümanlar tek taraflı ve çözümden ziyade işi daha çok karmaşık hale getireceği kanaatindeyim. Erkeğin hegemonyasının ağır bastığı bir toplum olduğumuz bir gerçek. Yine verdikleri örnekle savcının sevgi indirimi verip karısını öldüren adamın cezasını hafifletmekte erkeği suça teşvik eden bir faktör. Ne var ki savcı böyle bir karar vermeseydi suç oranı düşecek miydi, sanmam. Zira maço erkek yetiştiren bir toplumuz. Bizim babalarımızın yaşadığı dönemde “kadının sırtını sopasız karnını sıpasız bırakmayacaksın” mantığı hakim idi. O dönemlerde dayak daha çoktu. Fakat görsel medya o zamanlar yoktu olan da bugünkü kadar gelişmiş değildi. Buraya kadar ki söylenenlerde bir sıkıntı yok ve doğru söylemler. Fakat çözüm önerilerine katılmıyorum.

Önce adam ol ! sloganından başlayalım isterseniz. Adamlık erkeğe has bir özellik değil bir defa. Adam olmak deyimi; yetişip, büyümek, iş güç sahibi olmak birincil anlamı. İkincil anlamı ise onarılıp, işe yarar hale getirmek. Şimdi iki kişilik bir ilişki de tek taraflı adamlık yek diğerini kusursuz görmek olur. Oysa ki aile içerisinde anlaşmazlıkların bir çok nedeni vardır ve asıl bu nedenlerin kökenine inip sorunları kaynağında çözmek en akla uygun çözümdür. Olayın ekonomik, sosyal ve kültürel boyutları tek tek incelenip çözüm aranmalı. Çünkü hiç kümse dört dörtlük değil, her iki tarafında zayıf noktaları vardır. Bunlar tespit edilmeli. Bir diğer faktör yine görsel medya ile alakalı yaklaşımlar. Günümüz televizyon dizilerinin hiç birinde aile yapısını güçlendirici diziler maalesef yok. Tam aksine daha çok kadın objeli, kadını ve cinselliğini ön plana çıkarıcı diziler var. Özellikle sosyete elit dünyasının kadınlarını konu alan dizilerde hangi ünlüye sevgilisi hangi pahalı hediyeyi almış, hangi kadın sevgilisinden memnun kalmayıp ayrılmış, yerine hangi ünlü sevgiliyi bulmuş, yeni sevgilisiyle nereleri gezmiş falan filan.  Gayri safi milli hasılanın %90’lık payını alan %10’luk kesimin yaşadığı lüks hayatı, %10’luk geriye kalan kısımla geçinmeye çalışan %90’lık kesime aynı lüks hayatı sunamazsınız. Ama gece gündüz % 90’lık kesme %10’luk kaymak tabakasının hayatlarını izlettirirseniz toplum alttan alttan fokurdamaya başlar. Devlet olarak %90’lığın gelirini yukarı çekmeye çalışsanız da çıktıkça daha yukarı çıkmak isteyecektir. Çıkamayanlarda da kıyamet kopacak. Bence temel sorun ekonomik ve yanlış yönlendirme. En önemli çözüm ise Kur’anın inşa edeceği toplumları yetiştirmek olacaktır. Bunda da erkeği kadını ayırt etmeyeceksiniz. Zira Kur’an eşleri birbirlerine emanet etmektedir. Birinin diğerine üstünlüğü söz konusu değildir. Üstünlük Allah’a (CC) karşı yaklaşımlarında, tutumlarındadır. O’nu bulan neyi kaybeder, O’nu kaybeden neyi bulur.

 

Selam ve dua ile haydi kalın sağlıcakla…

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.