Müslümanların Allah’ı
Müslüman bir ülkede, Müslüman anne-babadan dünyaya gelmiş olmak hepimizi otomatik olarak Müslüman yapıyor. Aslında bu bizler için büyük avantaj. Önemli olan bu avantajı nasıl kullandığımız. Bunun cevabı bizi Müslümanlar olarak yaratan ve bize Müslüman ismini veren Allah’ı (CC) tanımak ve onun kitabında tanıttığı gibi tanımlamaktan geçiyor. Gelin görün ki oradaki sıkıntılar daha vahim.
Son kitap, son peygamber, son din olunca tabi bizim tanıdığımız Allah diğerlerinkinden çok farklı. En azından bizlere öyle geliyor. Otomatik Müslüman olduğumuzla kalıyor bizdeki Allah inancı. Bir de öyle garip bilgiler var ki kaynaklarımızda evlere şenlik. Kabre konulduğumuz da sorgu melekleri gelecek ve Rabbin kim, dinin ne, peygamberin kim, kitabın ne gibi sorulacak. Soruların cevabı da aslında hayattayken talim ettiriliyor ki kolay cevap verelim. Böyle bir Allah algısı kimin işine yarıyor? Veya soruyu şöyle mi soralım, bizi Müslüman anne-babadan Müslüman yaratan Allah bizim kim olduğumuzu bilmiyor ki haşa bize böyle sorular sorduruyor. Kella, sümme kella, bu bizim gafletimiz.
Önce kimin işine yaradığı sorusuna cevap bulalım. Bize şah damarımızdan yakın olduğunu bildiren Rabbimizle araya girmek isteyenlerin işine geliyor. Siz Kur’anı anlamazsınız, biz size nasıl sadeleştiriyorsak öyle inanın diyenlerin de işine geliyor. Oysa ki Rabbimiz “biz size bu kitabı açık bir ve anlaşılır bir dilde gönderdik” diyor. Bu işi meslek haline getirip para kazananların da işine geliyor. Yine Rabbimiz kitabında “Allah’ın ayetlerini az bir menfaat karşılığında satmayın”. Bunları daha çoğaltabiliriz.
Gelelim sorunun ikinci kısmına. Hani ya avantajlı olduğumuz ve soruların cevabını da bildiğimiz için çoğumuzda kendimizi yine otomatik cennette görüyoruz. İster çok tanrılı dine inananlar olsun ister tek tanrılı dine inanlar olsun veya kim Allah’ı nasıl tarif ederse etsin bütün yaratılışların sahibi O tek olan Allah’tır. Dolayısıyla hepimiz O’nun kullarıyız ve hepimiz mahşer günü tek tek hesaba çekileceğiz. Sorular da bizim bildiğimiz türden değil maalesef Rabbimizin insana verdiği her şeyden gelecek. Sorguya çekilecek olan ruhlar olduğu için daha çokta iç alemimize verdiği iman, vicdan, merhamet, sevgi ve muhabbetten soracak soruları. Niçin yaptın, niye yaptın veya niçin yapmadın, neden yapmadın gibi. Anlayacağınız sorgulanacak olan iradelerimiz. “Akledip düşünmez misiniz” hitabıyla herkesi, “niçin namaz kıldığının arkında değiller” uyarısıyla da özel olarak Müslümanların sorgulanacağı mesajı içermektedir. Burada en çarpıcı olan ise kendini torpilli zanneden Müslümanın sorgusu. Zira “inandım, iman ettim demekle, sizleri denemeden, sınamadan cennete gireceğinizi mi sandınız?” ayeti inanan insanın sorumluluğunun diğerlerinden farklı olduğunun bir işaretidir. Yani inanmakla kurtulmuyoruz, inancımızın gereğini layıkıyla yerine getirdikten sonra O dilerse cennete gireriz. Müslüman doğmuş olmamız sorumluluktan kaçmanın bir alameti değil tam aksine herkesten daha çok çalışmamız, insanlığa, kainata ve yaşadığımız coğrafyaya daha çok faydalı işler yapmamızın zorunlu gereğidir. Bunun içinde Kur’an’daki Müslüman tanımına acilen dönüp gereğini yapmak zorundayız. Kimseye bedavaya cennet yok.
Haydi sağlıcakla kalın, takipte kalın. Selam ve dua ile…
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.