1. YAZARLAR

  2. Ahmet DEMİRKAYA

  3. Kripto Paralar
Ahmet DEMİRKAYA

Ahmet DEMİRKAYA

Kripto Paralar

A+A-

Bu hafta yine yoğun hastane trafiğim vardı, yazılması gereken birkaç önemli konu bu yoğunlukta yazılamadı. Sıcak gündem olduğu için öce kripto paraları işleyelim daha sonra Ankara’nın da bir çok semtinde gündemi güncelliğini koruyan sabit Pazar yerlerine değineceğiz.

Ak parti öncesi durumları eleştirip aynısı yaşanan durumları görmezden gelirsek hem milletin vicdanın da hem de ahirette hesabını veremeyiz.

Bendenizin para işlerine pek aklı ermez. Daha doğrusu para işlerini çok sevmiyorum. Varlığı insanı azdırır yokluğu insanı çıldırtır. Her zaman günlük hayatımı idame ettirecek kadarına razı oldum, daha fazlası için gayret sarf etmedim. Zira bütün tuzaklar para veya onun sağladığı imkanlar üzerinden kurulur.

Normal paraya pek fazla itibar etmediğim için kriptosuna dönüp bakmam bile. Ama insanlar bir umut piyango gibi bu kriptolara sarılmış ya tutarsa diye. Televizyonlarda da bir hayli reklamları arttı bu kriptoların. Yeni yeni de bir sürü isim altında çıkmaya devam ediyor. En çok da Tweeter aleminde reklamı var bunların. İyi kazanıyorlar demek ki!

Dedim ya anlamam bu kripto işlerinden. Thodex deki malum olay çıkana kadar da kimsenin üzerinde durmadığı besbelli. Şirket sahibinin yurt dışına kaçtığı iddialarının yanı sıra, internet üzerinden yaptığı açıklamada kaçmadığını, iş görüşmesinde olduğunu açıklamış. Bir hanım kardeşimiz de tweeter üzerinden “arkasında devletin olmadığı kuruluşlara itibar edilmemesi, edildiğinde üstüne soğuk içilmesi” gerektiği paylaşımda bulunmuş.

Haklı da, bu dolandırıcılık usulü ne ilk ne de sonuncusu. Ak parti öncesinde de bankaların içini boşaltanlar oldu ve hepsi kaçtı bir daha da dönmediler. Yalnız benim bu işte garibime giden, önce bir 128 milyar dolar kayıp paradan dem vuruldu. Ardından Thodex’in sahibi 2 milyar dolarla sırra kadem bastı denildi. Hemen ardından da bir zamanların imar bankası kaçaklarından Cem Uzan yine tweeter dan kayıp 130 milyar doların nerede olduğunu bildiğini iddia etti. Rakamlar ve iddialar ilginç değil mi? 

Geçmişte de günümüzde de halen bu dolandırıcılıkların yaşanıyor olması aslında sistemin yanlışlığını ortaya koyuyor. Bu da gösteriyor ki Türkiye demokratik değil bürokratik devlet. Öyle ya bu adamlara yetkiyi kimler ne adına veriyor? Devletin denetleme kurumları bu adamlar kaçana kadar şirketler üzerinde hiç mi denetleme yapmıyorlar? Kaçıp gittikten sonra mı soruşturmalar başlamalı gibi daha sorulması gereken birçok soru var. 

Yine de şükretmek lazım, en azından olay duyulduktan sonra soruşturma açılıyor. Bizim ilçenin meşhur dolandırıcıları emniyette 50 den fazla vukuatları bulunmasına rağmen savcılık tarafından aklanıyor, adamlar dolandırmamış, borç para almışlar, ödeyeceklermiş diyor. Dolandırıcı olduklarına dair çok delil var ama ödeyeceklerine dair hiçbir delil yok. Vatandaşın dolandırıldım sözüne itibar edilmiyor ama dolandırıcının ödeyeceğim sözü senet gibi itibar görüyor. Ben her zaman söylüyorum Ak partinin de cumhurbaşkanın da başını bürokrasi yiyecek diye. Teşkilatlara da İzocam reklamını hatırlatmak gerek sanırım. Üst kattakiler doymuyor, alt kattakiler onmuyor, teşkilatlar uyuyor muuu? 

Haydi kalın sağlıcakla, selam ve dua ile…

 

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.