Bu yüzden çocuğa anlatır gibi tekrar yazmaya karar verdim.
Tam bu yazıya başlamıştım ki ajanslara bir haber düştü. İstanbul Eyüpsultan’da Irak asıllı bir öğrenci okul müdürünü silahla ağır yaralamış. Bu olayı Suriye’li biri yapsaydı haber Suriyeli sığınmacı canice okul müdürüne saldırdı şeklinde olurdu sanırım. Çünkü daha önce buna benzer haberler aslı astarı olmadan infiale sürükleyecek şekilde servis ediliyordu. Ben olaylara etnik kimliğinden ziyade kişinin karakteri üzerinden değerlendiriyorum. Hukuka uygun olanı da budur zaten.
Konumuza geri dönelim. Dünyamızın demografik yapısı hiçbir etnik kökenin tek başına hakim olduğu coğrafyalardan oluşmuyor. Hemen hemen bütün ülkeler mozaik bir yapıya sahip. Bunun en temel nedeni su, toprak gibi yaşam alanlarının aranmasıydı ilk çağlarda. O dönemlerde toplu olarak yaşadıkları için toplu olarak da göç ediyorlardı. Yaşadığımız coğrafyada da bizden önce onlarca kavimler yaşamış. Osmanlı devletinin kurulmasına neden olan baba Ertuğrul gazi de Suriye üzerinden buralara gelen Kayı boynundadır.
Osmanlı kurulurken de Anadolu topraklarında yaşayan irili ufaklı beylikler vardı. Bu beyliklerin çoğu Türk boylarından olsa da farklı etnik kökenli beylikler de bulunuyordu. Osman bey de bu beylikleri bir araya toplayarak Osmanlı devletini kurdu. Devletin sınırlarını genişletmek için yayılımcı politikalarını etkin bir şekilde yerine getirdi. Bu sebeple Batı Tırakyadaki ülkelere Osmanlı tebasını
yerleştirdi.
1’nci dünya savaşı sonrası oralara yerleştirilen soydaşlarımıza baskı ve zulüm yapılarak göçe zorlandı. Bir kısmı o dönemlerde göç etti bir kısmı da peyderpey farklı tarihlerde göç etmek zorunda kaldılar. Yanlış hatırlamıyorsam son gelenler Özal döneminde 80’li yılların sonlarında göç etti. Sadece batımızda değil doğu güneydoğudan da muhtelif göçler oldu. Toplu olarak olmasa da Cumhuriyetin ilk yıllarında Türkiye’den de göçler oldu. Çoğunlukla bu göçler sınırlara yakın bölgelerde zorunlu olarak yapılan göçler.
Amerika Birleşik Devletlerinin göçmenlerden oluştuğunu söylemeye gerek yok sanırım. Bunların kahır ekseriyeti Avrupa’dan, özellikle de İngiltere’den giden Yahudiler olduğu da biliniyor. Bunların yanı sıra Afrika kıtasının mazlum insanlarının da köle olarak götürüldüğü de bilinen başka bir gerçek. Avrupa’nın da birçok kentleri bu zorunlu veya zorla götürülen göçmenlerden müteşekkil olduğunu da biliyorsunuzdur.
Yani demem o ki hiç kimse özellikle de topluca gönüllü olarak başka ülkelere göç etmez. Ya zorunlu olarak kaçıp göçecek ya da Gazze’deki gibi çoluk çocuk, kadınlar yaşlılar katliama maruz kalıp hayatlarını kaybedecekler. Batılı emperyalistlerin ve İsrail’in yaptığı soykırıma ses çıkaramayanlar zorunlu olarak göç eden insanlara yalan yanlış uydurma gerekçelerle sabah akşam çemkiriyorlar. Araştırsanız bunların da çoğunun kökeni başka yerlerden çıkar.
Geçenler de bir kardeşimiz, arkadaşımız sosyal medya hesabından Suriyelilerin vergi ödemediğini iddia etti. Bölgemdeki bütün Suriyeli esnafları tanıdığım için bunun doğru olmadığını, gittiğim ilk fırsatta bütün resmi belgelerini toplayıp kendisiyle paylaşacağımı söyledim ve yaptım da. Sadece ona göndermedim sosyal medya
hesaplarımdan da paylaştım. Vergi levhası, aldıkları eğitim sertifikalar kimlik belgeleri ne varsa paylaştım.
Sosyal medya paylaşımımın altına bir kardeşimiz de aynen şu yorumu yapmış; “ vergi ödemesin, kendi vatandaşım vergi kaçırsın ama bunlar gitsin artık. 5 tane çocuk duvara yazı yazdı diye ülkelerini birbirine katıp kaçtılar memleketlerinden”. Bu iddialar gerçeği yansıtmadığı gibi orada olup bitenden de habersiz. Kaldı ki orada Esed rejimine ilk baş kaldıranlardan biri de Bayır bucak Türkmenleridir.
Baba Esedin kimyasal gaz kullanarak topluca katlettiği köyler arasında Türkmen köyleri de var. Bu gün adına Kobani dedikleri beka vadisinde yıllarca PKK’ya ABD ve Rus destekli eğitim verdiren de yine rejimin kendisidir. Orada eğitilen teröristler de Dağlıca, Aktütün karakollarımızdaki askerleri şehit ettikleri gibi zaman zaman içimize kadar girip kundaktaki bebeklere kadar katliam yaptılar. Amaç orada bir PKK devleti kurmaktı.
Dış destekli bu projede başarılı olunamayınca Arap baharı planı devreye sokuldu. Amaç büyük orta doğu projesinin önündeki engelleri kaldırmaktı. Bu yüzden demokrasi getiriyoruz yalanıyla bölgeyi karıştırdılar. Bu yüzden kendilerine kul köle olmuş Saddamı devirdiler, Kaddafiyi kendi milletine katlettirdiler. Ellerinden gelse Türkiye’yi de karıştıracaklardı ama yemedi. Çünkü Türkiye, İran ve Mısır gibi bölgenin kadim devlet geleneği olan bir ülkesiydi ve Türkiye bu oyunu bozdu.
Bu bir, ikincisi göç politikaları Ak partinin veya Erdoğan’ın politikaları değil devlet politikasıdır. Evet sayın Erdoğan sığınmacıları kabul ederek bunu lehimize çevirmeye çalıştı. İktidarda başka bir parti olsaydı ya oralardaki karışıklıklar bize de yansıyacaktı ya da Avrupa’nın baskısıyla onlarda sığınmacı kabul etmek zorunda kalacaklardı. Yaşanılan süreçleri iyi analiz ederseniz olayı daha net anlarsınız. Daha başka şeyler de var lakin anlamayanlara kitap yazmak gerekir. Zira bir iki günlük olaylar değil bunlar. E biraz da kendiniz araştırın.
Hadi kalın sağlıcakla, selam ve dua ile..
