Ahmet DEMİRKAYA


Şiddetin Ned(en)leri

Hayatı ve hayatın içinde en aktif pozisyonda olan insanı tanımadan ve de tanıtmadan şiddeti anlayamaz, önleyemezsiniz.


Öyle ya! Ormanlardaki vahşi hayatın hareketli canlıları bile durup dururken, sebepsiz yere bir birlerini öldürmeyip zarar vermezken hayatın en akıllı ve iradeli canlısı olan insan nasıl bu kadar canavarlaşıyor?

 

İşte sadece bu nedenle bile insanı iyi tanımak, insanı iyi tanıtmak gerekiyor. Tarih boyunca da insan kendini  tanımaya ve tanıtmaya çalışmış, kendince birçok tarifler bulmuş. Ve fakat bir türlü kendini bulamamış, kendi gibi olamamış insan tiplemeleriyle karşılaşıyoruz.

 

Okuldaki son şiddet olayından sonra da birçok uzmana göre nedenlerden biri “şiddetin sıradanlaştırılması” imiş. Çözümü de okullardaki psikolojik danışmanların artırılması olarak önermişler.

 

Elhak doğrudur, doğruluk payı vardır elbette. Lakin sadece psikolojiyle ve psikolojik ilaçlarla bunu önleyemezsiniz. Zira bugüne kadar şahit olduğum psikoloji tedavisi görenlerin hiç birinde elle tutulur sonuç alındığını görmedim. Aksine psikolojik tedavi görüyorum bahanesine sarılıp daha çok şiddette baş vuruyor, ceza almamak için bunu bir kaçış yolu olarak görüyor.

 

Yazıya otururken de kendi kendime neresini düzelteyim ki diye de sormadan edemedim. Tek bir nedenle de sonuca ulaşmak mümkün değil. Zira sosyal medya ve televizyon dizileri ile sıradanlaşma ivme kazanmış olabilir lakin bu araçlar yokken de insanda şiddet eğilimi vardı. Dolaysıyla daha köklü bir çözüm gerekiyor.

 

Orta cağ Avrupasının birçok düşünürü insanı soyut kavramlarla ve materyalist düşünceyle tarif etmişler. Mesela Karl Marx Weber “ insan düşünen hayvandır” demiş. Emile Durkheim ise “insan düşünüp üreten bir hayvandır” tezini ortaya atarak kendince tarifini yapmıştır. Dönemin daha birçok filozofu var bu tür tarifler yapan. Ama hiçbirisi de çözüm olmamış.

 

Fiziki olarak bir birine benzese de şekli şemali bir birinden farklı insandan bahsediyoruz. Hayatta değişmeyen tek şeyin değişim olduğunu söyleyenlere inat şekilden şekile giren insanın şemali. Asıl tarifede buradan başlamak gerekiyor sanırım.

 

İnsanın fiziki yaratılışını Kur’an detaylarıyla anlatıyor bizlere. Ama asıl olunması gerekenin iç aleminin olgunluğu, ruhun bedende duruşunu insanın fikriyle, zikriyle insan olabileceğini de anlatır Kur’an. İnsanın kendini ve tarifini bulabileceği en anlamlı yer burası.

 

Şimdi buraya itiraz edip çemkirenler çıkabilir. Hemen açıklayalım. Değeri olan her şeyin sahtesi de üretilir insan tarafından. Altın, toplumda değeri olan kıymetli bir maden olduğu için sahtesini üretiyorlar. Siz dinin sahtesini değil gerçeğini öğrenirseniz hem sahtesinden kurtulur hem de aradığın kendini bulursun.

 

“Örüntü Döngüsü” yazımız neredeyse aylardır bilgisayarımda bekliyor bu konuyla alakalı ama başka yazılar gündemi ilgilendirdiği için bunlara öncelik veriyoruz. Burada da kısaca değinip gerisini çıkacak yazıdan okursunuz. 

 

İnsan, iyiliği de kötülüğü de içinde barındıran bir varlık. Kendi ihtiyaçlarını belirleyip ona göre çalışıp çabalayıp üretmesi, ürettiğini tüketmesi için kendisine verilen akıl ve iradeyle buna mecbur kılınmıştır.

Yeryüzün de birçok şey kendisine yararlı olabildiği gibi başka canlılara zararlı olabilir. Başka canlılara faydalı olan da insana zararlı olabilir. İşte bu yüzden iyiyi kötüyü ayırt etmesi için akıl ve iradesini hem kendisi için hem de diğer canlılar için kullanmak zorundadır.

 

Gel lakin kazın ayağı hiçte öyle yürümüyor. Dünya nimetleri karşısında şaşkın ördeğe dönen insan nefsine yenilerek aklını da iradesini de kötüye kullanmaya yelteniyor. Yeni bir şeyler öğrenmeye başladıkça kendini haklı görmeye, her şeyin de kendisinin hakkı olarak görmeye başlıyor. İç aleminde kendine yetmeyen, yetemeyen insan tipi.

 

İç alemi demişken insanı bu yönüyle de tanımak lazım. Fiziki görünüş olarak üç aşağı beş yukarı bütün insanlar aynı. Bir birinden farklılaştıran ise içindeki insan. İyiliği de kötülüğü de barındırdığı iç dünyası.

 

İnsanı kötülüğe iten davranışlar, kin, nefret, ihtiras, kapris, kendini beğenme, kendini başkalarından üstün görme, hırsla dünyaya bağlanma, daha iyi yaşam koşulları için kendini buna layık görme bütün bu isteklerini yerine getirmek için ya hiçbir kuralı tanımama ya da kendi kurallarını icat edip etrafına dayatma olarak karşımıza çıkıyor.

 

İyiliğin getirdiği davranışlar sade ve yalın. Hoş gürü, samimiyet, merhamet en önemlisi vicdan ve onu diri tutmak, tutabilmek. Birkaç kalemden ibaret iyilik davranışları insana ağır geliyor. Zira bunları yapmak irade istiyor, azim istiyor her şeyden önemlisi ahlak istiyor. 

 

Hastalığım da bir nebze iyileşme gözlemlense de ara sıra beni rahatsız edecek kadar kendini hissettiriyor. Bu yüzden başladığım yazılar ancak bir iki günde ancak çıkıyor. Şikayetçi değilim ama yazıların gündemi kaçırma endişesini de taşımıyor değilim. Bazen de iyi tarafları olmuyor değil.

Bu yazı da iyi tarafına denk geldi. Akşam ekranlar da yine şiddet tartışılıyor. Hani şu çözüm olsun diye bilir kişilerin tartıştığı programlar. Şiddet sanki sadece avama ait bir davranış gibi ya da göçmenlerin baş vurduğu davranışlar gibi bir hava estiriliyor. 

 

Valla ne yalan söyleyeyim bir çocuğa bir ay boyunca Ersan Şen’i  izletin bir ay sonra o çocuk şiddet olarak geri dönsün. Koskoca ceza profesörü her gittiği ekranda avazı çıktığınca bağırıyor, diğer konuşmacıların da konuşmalarını kesip hak hukuk tanımıyor. Sanırsınız ki çok büyük haksızlığa uğradı, canı çok yandı da çare bulamadı. Faruk Aksoy da bundan aşağı kalmıyor.

 

Yani anlayacağınız diploma cehaleti almıyor bilakis egoları daha da kuvvetlendirdiği için olsa gerek kendisini ispatlamak için var gücüyle atlıyor meydana. Bu hocaların yetiştirdiği öğrencileri düşünemiyor bile. Zira üniversite bitirmiş burnu havada çok insan görüyoruz etrafta. Avamdan birileri suç işlese bunların rehabilitasyonları belki mümkün olabilir ama diplomanın alamadığı cehaletin tedavisi de mümkün görünmüyor, bunları rehabilitasyonda kurtaramaz.

 

Yeri gelmişken avamda ki şiddete de kısaca değinelim. Onların en büyük şiddetleri bir birlerine yalanı rahatça söyleyebilmeleri, bir birlerini kandırmaları. Bunların hayatları zor ama işleri kolay. Sadece yalanla sıyırmıyorlar aynı zamanda kıldıkları cumayla, gönderdikleri cuma mesajlarıyla arada bir kutladıkları kandillerle kendilerini garantiye alıyorlar. Yeter ki çıkar ve menfaatleri çakışmasın.

 

Birileri şiddetten mi bahsediyor, hadi kolay gelsin.

 

Kalın sağlıcakla, selam ve dua ile...

Alzheimer hastası yaşlı adam 102 gündür kayıp

Ihlamur toplamak için çıktığı ağaçtan düşerek demir korkuluklara saplandı

Otomobil okul bahçesine uçtu, öğrencilerin derste olması faciayı önledi: 1 yaralı

Doktora "Bana dik dik baktı" saldırı gerekçesine HEKİMSEN’den sert tepki

İnşatta fenalaşan işçiye vinç yardımıyla müdahale edildi

Hafriyat kamyonu alevlere teslim oldu, gökyüzü siyah dumanla kaplandı

Pazarcı esnafı tarafından kızının yanında darp edildi

Sürücünün içinde bulunduğu otomobil kurşun yağmuruna tutulmuştu: 5 şüpheli yakalandı

Üstüne benzin dökerek kendini yakmak istedi, polis engel oldu

Betonu ormana boşalttı, suçüstü yakalandı

LİG TABLOSU

Takım O G M B Av P
1.Galatasaray 35 29 1 5 58 92
2.Fenerbahçe 35 25 4 6 50 81
3.Samsunspor 35 18 10 7 13 61
4.Beşiktaş 35 16 8 11 19 59
5.İstanbul Başakşehir 35 16 13 6 6 54
6.Eyüpspor 36 15 13 8 5 53
7.Trabzonspor 35 12 11 12 11 48
8.Göztepe 35 12 12 11 8 47
9.Kasımpaşa 35 11 10 14 0 47
10.Konyaspor 35 13 15 7 -4 46
11.Rizespor 35 14 17 4 -9 46
12.Kayserispor 35 11 12 12 -11 45
13.Gazişehir Gaziantep 35 12 15 8 -5 44
14.Antalyaspor 35 12 15 8 -23 44
15.Alanyaspor 35 11 15 9 -9 42
16.Bodrum FK 35 9 16 10 -13 37
17.Sivasspor 35 9 18 8 -14 35
18.Hatayspor 35 6 21 8 -24 26
19.Adana Demirspor 35 3 28 4 -58 1

YAZARLAR