Tiyatroyla ilgili daha önce bir yazı kaleme almıştık, takip eden okuyucularımız hatırlayacaktır. Müsaadenizle bugün de biraz tiyatrodan bahsetmek istiyorum. Benim asıl mesleğim kimya fakat çok küçük yaşlardan beri sanata ve edebiyata karşı içimde bastırılması güç bir muhabbet var. Bu mesleğimi sevmediğim anlamına gelmiyor hiç şüphesiz. Fakat sanat ve edebiyattan arınmış bir meslek hep eksik geliyor bana. Zira kişi hangi mesleği icra ederse etsin o mesleği sanata çevirebilecek edebi bir bilginin de var olması gerektiğine inanıyorum. Kişi ne yaparsa yapsın severek yapmalı. Sadece para kazanmak, iyi bir hayat yaşamak için meslek öğrenenlerin çoğu mesleğini sevmeden yaptığı kanaatindeyim. Bu anlamda tiyatroyu çok önemsiyorum.
Peki neden tiyatro bu kadar önemli? Malumunuz engelliler için işaret diliyle bir tiyatro oyunu sergilemek için tiyatro eğitimlerine başladık Roza sanat merkezinde. 50 yaşından sonra tiyatrocu mu olacaksın diyenlere inat. Zira hayat devam ediyor her şeye rağmen. Bayram Gündoğdu hocamızın eğitmenliğinde çalışmalarımız tüm hızıyla devam ediyor. Bendeniz küçük yaşlardan itibaren bağlama çalar, şiirler yazardım. Yazdığım şiirleri çok duygusal bulup ağlayanlar bile olurdu. Ne yalan söyleyeyim çoğu şiirimi de ağlayarak yazmışımdır. İki haftadır tiyatro eğiminde dersimiz şiir. Tiyatroya başlayınca öğrendim şiirin tiyatronun olmazsa olmaz bir parçası olduğunu. Hele şiir okumak ayrı bir sanat imiş. Öyle ağlayarak şiir yazmaya da benzemiyor okumak. Bir şiirin bir kıtasını zor geçiyoruz, hatta geçemiyoruz bile. Bayram hoca her okunuşta durdurup başa alıyor ve orada vermeye çalıştığı çok önemli bilgiler var. Her bir kelimenin ifade ettiği anlama göre bir ruh halini yaşamamızı istiyor. Başka bir ifadeyle hayatımızın içinde sıradan yaptığımız şeylerin aslında ne kadar anlamlı şeyler olduğunu fakat bizim farkında olmadığımızı da anlatıyor. Bir de bunu oyun içinde sergilediğimizi düşünün. İşte o zaman insandaki farkındalığın ayrı bir hazzı ve heyecanı olur diye düşünüyorum.
Evet maalesef bilgi toplumunun en üst düzeyde olması gerektiği günümüzde çoğu bilgi kirliliğinden hayatın bir çok güzel anını yaşayamadan kaçırıyoruz çoğu zaman. Hayatta geri getiremeyeceğimiz tek şey de yaşanmamış gerçekler. İşte tiyatro bunu anlatıyor insana ve bu yüzden tiyatroyu çok önemsiyorum. Televizyonda dizi seyretmeye de benzemiyor tiyatro izlemek. Zira televizyondaki diziler sanal gibi geliyor insana. Tiyatro da bir canlılık var. Burada şu yanlış anlaşılmasın, televizyon izlenmesin gibi bir görüşü savunmuyoruz. Bilakis dizi izlerken kendi hayatındaki gerçekleri görmen için etrafındakilerin de farkına varabilmen. Bunun için de en yakınında canlı oynan bir oyun insana çok şey katar. Hadi bir örnek verelim. Roza sanat merkezinin 23/10/2015 Cuma günü 19:30 Osman Hamdi bey kültür merkezinde sahne alacağı “safinazın izdivacı” oyununu izleyerek başlayın tiyatro izlemeye. İzleyin bakalım kendinizle ilgili neler bulacaksınız bu oyunda. Zamanla siz de göreceksiniz tiyatronun etkilerini. Bizden söylemesi dostlar, kaçırmayın bu güzelim fırsatları. Hem de ailecek, çoluk çocuk.
Selam ve dua ile hoşça kalın esen kalın…
