İktidarı da muhalefeti de, hatta bütün siyasi partileri sabah akşam topa tutup eleştirelim. Ben eleştiriyorum da zaten. Ama Türkiye’deki siyasi işleyişi ve süreçleri iyi bilmek lazım, iyi analiz etmek lazım. Belli kalıp şablonlarla yapılan eleştirilerin hiç kimseye bir faydası olmaz.
Komşu teyzem sokaktaki amcam kendi oylarıyla seçtiklerini zannedip, bizim oylarımızla seçildiler diye serzenişte bulunuyorlar. El hak görünüşte öyle de bu kavgaların ezilen tarafı olduğu gerçeğinden habersiz. Bu ülkenin seçkinleri ki onları biz seçemiyoruz maalesef, kimi seçtirmek istiyorlarsa ya şirin göstererek ya da darbeli matkap gibi dayatarak seçtiriyorlar iktidarlarını millete.
İnsanlık tarihi boyunca birileri toplumları hep yönetmek istemiştir, bu bilinen bir gerçek. Krallar, Karunlar, Nemrutlar Firavunlar bu gerçeğin en tipik örnekleri. 18. Yüzyıl bunun kavgalarıyla geçti. En modern yönetim biçimi olarak da Cumhuriyeti ve demokrasiye keşfetti bu kavgaların sonunda insanoğlu. Lakin kavgalar hiçbir zaman bitmedi. Çünkü seçkinlerin yönetme arzusu hep canlı kaldı. Peygamberlerin getirdiği vahiy sistemini de bunlar kabul etmedi.
Şimdi elit seçkinlerimizin haklarını yemeyelim, uydurdukları demokrasiyle alttan gelen bazılarına da küçük bir paye imtiyaz verdiler. Ama ipleri her zaman kendi ellerinde tuttular. Gerek siyasi gerekse ekonomik anlamda bu imtiyazlardan yararlananlar oldu, bunları da yanlarında yedeklerine aldılar. Halka da bunları seçtirip onaylatmak kaldı. Gariban vatandaş da benim oyum diye avunuyor.
İşte Ak parti böyle bir hengâmda demokrasi hayatına adım attı. Bunu gören fırsatçılar akın akın ak parti saflarına koştu. 20 yıldır da bir şeyler yapmaya çalışıldı. Girişte de ifade ettiğimiz gibi eleştirilecek çok yönleri var. Ancak ne var ki biz değerlendirmelerimizi 70’li, 80’li 90’lı yıllarla kıyaslayarak yapıyoruz. Bazıları da diyor ki bilgi teknolojilerinin hızla geliştiği bu çağda kim olsa bunları yapardı.
Olabilir, itirazımız buna değil zaten ama bilinen bir gerçek var ki ilk uzay çalışmaları 1950’lili yıllarda başladı. Biz de sadece siyasi argüman olarak kullanıldı, “uzaya gittiniz de biz mi engel olduk” diye. Oysa biz de daha doğru dürüst yol yoktu, hastane yoktu, bugün başta hastaneler olmak üzere elektronik randevu sistemi yoktu, kuyruklar çoktu. Bütün bunların sebebi siyasi çatışmalar gibi görünse de seçkin elitlerimiz milletin gözü bir anda açılsın istemiyordu.
Bugüne kadar bardağı dolu tarafından bakıp ak partinin bu hizmetlerini takdir ediyorduk. Fakat bunu ak parti öncesi yaşanan sıkıntıları bilmeyen yeni nesille hafızalarından silinen veya başka dünya görüşüne sahip kişilere anlatamıyorduk. Bir de ak partinin bir yanlışının yanına bin yalan katanlar yapılan hizmetleri gölgeliyordu.
Her şey salgın süreciyle ters yüz olmaya başladı. Hastaneler sos vermeye başladı, ekonomi kapandığımız dönemde baya bir sarsıldı. Hani ara ara cüzi zamlar geliyordu da kimsenin gözüne batmıyordu, eskide kaldığını sandığımız zam yağmurları başlayınca dananın kuyruğu iyice kopma noktasına geldi. Biz % 200 zamlı yılları da gördük de anlatamıyorduk. Şimdi herkes yaşayarak görüp inanacak besbelli.
İktidar kanadı yazı bekliyor, nisandan sonra her şey güzel olacak diyor. Ama zamların da önüne geçemiyor. Biz buradan kendilerini çokça uyardık ama dinleyen de yok. Bütün yükün vatandaşa bindirilmesi sanki iktidara değil de millete operasyon çekiliyor algısını oluşturuyor. Bizde diyoruz ki kamudaki israf önlensin vatandaşın yükü paylaşılsın. Miting gibi açılışlardaki israf önlensin, vergi adaletsizliğinin önüne geçilsin. Seçkin elitlerden alamadığınız vergi yükünü vatandaşa zam olarak fatura etmeyin.
Geçmişte yaşadığımız zam zulmünü bugün ki nesil yaşayarak görecek de siz 2023’ü görür müsünüz onu da millet olarak yaşayarak hepimiz göreceğiz.
Haydi kalın sağlıcakla, selam ve dua ile…
