TRT’nin “Gönül Dağı” dizisi ile ilgili daha önce bir yazı kaleme almıştık. Kendisi yetim ve öksüz büyüyen bir kardeşimiz özelden cevap vererek, “trt için bizden haksız yere para kesildiği için izlemiyorum” demiş. TRT payı diye kesilen paralar nereye gidiyor işin açıkçası bilmiyorum. Ama bir şeye kızıp her şeyi toptan yok etmek de doğru bir yaklaşım olmasa gerek.
Bendeniz gazeteci olmam münasebetiyle daha çok haber kanallarını ve toplumsal olayları içeren programları takip etmeyi tercih ediyorum. Akşam kuşağında da yine toplumumuzu ilgilendiren filmleri tercih ediyorum. Bunda da ölçüm yine toplumsal olaylar ve Anadolu’ya özgün kültürümüzü yansıtan film ya da dizileri izlemeye özen gösteriyorum. TRT bu anlamda gerçekten güzel diziler üretmeye başladı.
Bunun için de “Gönül Dağı” favori dizilerden diyebilirim. Her ne kadar dizinin ana karakterleri Taner ve Dilek olsa da bana göre hepsi ana karakter olmayı hak eden roller. Ancak ne var ki Sefer bence en önemli rolü üstlenmiş ve rolünün hakkını veren bir tipleme. Ağır başlı, efendi, ahlaklı ve yardım sever olması başına umulmadık işler açsa da özlediğimiz mütevazi Türk insanını canlandırması diziyi izlemeye değer kılan en önemli neden bence.
Yılışık burjuva aşklarının kötü örnekliğine karşı Anadolu insanının edebiyle gönüllere sefer olan aşk hikâyesinin yeni nesillere örnek olması gerektiğini düşünüyorum. Sevginin de sevmenin de bir adabı olması gerekmez mi? Hafta içi yayınlanan aile programlarında da görüldüğü üzere aile ve evlilik müessesimiz tamamen yok olmak üzere. Boşanmalar evlenmelerden on kat fazla. Evliliklerin hiç biri düzenli ve sürdürülebilir değil. Kadına şiddet ve cinayetler aldı başını gidiyor. Kadınlarımız da erkeklerimizde ihtiraslarına kapılmış gidiyor. Demek ki bugüne kadar ki filmlerin sonucu bunu doğuruyor. Eğer ki aile ve toplumsal yapımıza katkısı olacaksa varsın benden üç lira beş lira kesilsin. Yeter ki her gönüle bir sefer olunsun. Rahmetli Neşet baba gibi bizde Zahidelere kurban olalım.
Haydi kalın sağlıcakla, selam ve dua ile…
