Kitap insan hayatının ekmek, su gibi vaz geçilmezlerindedir. Zira bilgisiz fikir sahibi olunmaz. Bilgiye ulaşmak için de okumak şart. Özellikle okuma yazama öğrenen tüm çocukların ve gençlerin şiddetle kitap okumalarını tavsiye ediyorum. Çünkü bu yaşlar da ve gençlik çağlarında ne kadar çok kitap okurlarsa onların için büyük avantaj. Türkiye şartlarında zaten okuma çağlarında kitap okunmadığı gibi büyüyüp aile olduktan sonra kitap okumak oldukça zor olur. Geçim derdi, çoluk-çocuk telaşı ister istemez insanları kitap okumaktan uzaklaştırıyor. Hele bir de teknolojinin sunduğu kolaylıklar kitap okuma zahmetinden insanları bir hayli uzaklaştırıyor. En verimli kitap okumalarım orta okulla üniversite arasında olmuştur. Evlenip aile olduktan sonra git gide okumalar da azaldı. Yine de fırsat buldukça yeni çıkan kitapları takip edip okumaya gayret ediyorum.
Kitap okumak kadar okunacak kitapları seçmekte önemli bir konu. Aslında ben çok da kitap seçici değilimdir. Daha çok ilmi, tarihi ve fikri yazıları okumayı tercih ederim. Bunların içinde din olanlar ağırlıktadır. Ancak bilimsel yayınları da takip etmeye özen gösteririm. Benim için önemli olan sanatsal ve hayati olması. İki haftadır kitapçılarda dolaşıyorum, eski yeni bütün eserleri sıradan süzdüm. Üç tane kitap ilgimi çekti ve hemen alıp okumaya başladım. Bunlardan bir tanesi Prof. Dr. Mehmet Okuyan’ın "Kur’an’ı Kerimden mesajlar" adlı kitap. Bu anlamda bugüne kadar çok meal-tefsir okudum ama bu biraz değişik ve bilimle örtüşen eser gibi
geldi bana. Ve de itiraf etmeliyim ki büyük bir keyifle okuyorum. Öyle ki çalışma masamın üstünde bir arkadaşım gördü ve şöyle bir göz attı. Onun da çok hoşuna gitti ve ilgisini çekti. Hemen bir tane de ona alıp hediye ettim.
Esas anlatmak istediğim olay da arkadaşa aldığım bu kitabı yine başka bir arkadaşımla karşılaştıktan sonra başladı. Kitabı elimde gören arkadaşım şiddetle bu kitabı okuma uyarısı yaptı. Dedim sen okudun mu bunu daha önce? Hayır okumadım, bu adamın kitapları da okunmaz zaten, sana da tavsiye ederim dedi. Sen tanıyor musun bu yazarı? Hayır çok ta tanımıyorum ama duydum. Bunu söyleyen arkadaşta abdestinde namazında bir arkadaş. Bir önceki yazımıza da konu olan bu eleştirilerdi aslında. Hiçbir kitap okunmadan yazarını birileri kötüledi diye hüküm verilmez. Bilgi alt yapısı olan hiç kimse de hiçbir kitabı okumaktan korkmaz, çekinmez. Eğer kendi temel bilgileri varsa zaten kitap hakkında ister istemez bir fikir yürütecek. Kaldı ki bu tür eserleri Arapça bilmediğimiz için orijinalinden okuyup fikir yürütme şansımız çok yok. Kaldı ki Arapların Arapça biliyor olması onların Kur’an’ı daha iyi anlayıp daha iyi yaşayacakları anlamına gelmediği gibi çeviri eserlerinde çok iyi tefsir edildiği iddia edilemez. Bura da dil bilmeyen insanların bu konu da daha çok eser okuyarak aradaki varsa farklılıkları kendi görerek değerlendirmesi daha tutarlı olur. Zaten toplum olarak en çok değerlendirmeleri de bu konulur da yaptığımız için müzakere ederken de bir şeyleri ortaya koya biliyorsunuz. Onun için hiç kitap okumadan kitaba düşmanlık yapmak cehaleti körüklemekten başka bir şey değildir. Siz siz olun her türlü kitabı okuyun öğrendiklerinizi kendiniz yaşayın. Kitaptan zarar gelmez, kitap okumamak en büyük zarardır.
Haydi kalın sağlıcakla, selam ve dua ile…
