Neydi o öyle insanlığın hali?
Sokaklarda dünyayı ben yarattım edasıyla etrafa çaka satmalar!
İnsan olduğunu kabullenmeyip kendini insanüstü görme hodgamlığı!
Kimileri eğlencenin dibine vuruyordu diğerkam olmayı düşünmeden, düşünemeden!
Kimilerinin eğlencesi kahvehaneler, nargile salonları, tv ekranlarıydı gamsız akşamların.
Kimileri de kendince sohbet halkaları kurup sınırlarına kapattıkları din bilgileriyle insanlığı kurtarmaya soyunmuştu!
Kimi ülkelerinde kendilerini ilah tayin etmedikleri kalmıştı bir tek!
Amma küçücük bir virüs çıktı ve bütün insanlığa “haddinizi bilin, size ne oluyor” dedi.
Demekle kalmadı herkesi ev kapatıp kıçının üstüne oturmaya mecbur bıraktı.
Öyle ya!
Yaşlı dünyamızın yükü ağır gelmeye başladı. Tartamamaya başladı insanın sıkletini, gafletini, ihanetini, kehanetini.
Sanki bir yerde patlaması gerekiyordu dünyanın. Sürekli kahır üreten insanoğlu kendine yakışır değer üretemiyordu.
En baba teknolojileri, en zalim silahları üretiyor, ancak ne var ki varlığının sebebi olan hayatı sürdürebilecek değerlerden yoksundu.
Ürettiği teknoloji bir kesim insanlığı mutlu ederken zülüm kusan silahları diğer kesim insanlığı yok ediyordu.
Şimdi hacmi küçük tahribatı büyük bu virüs herkese ve her şeye dur dedi.
Evet! Herkesin iki elinin arasına kafasını koyup düşünme zamanı.
Evlerinize kapanın ve bol bol düşünün dedi virüs veya lisani hal ile dedirttiriyor. 
Her şeyinizi, her anınızı gözden geçirin. Nerede veya nerelerde hata yapıyorsunuz bir düşünün üç haftalık süreyle.
Teknolojiniz, silahlarınız insanla, ülkelerle sınırlı kalabilir ama benim sınırlarım yok, bu uyarım bütün insanlığa diyor ölümcül virüsümüz. 
Kabahatler bireysel olsa da cezalar umumi olabiliyor çoğu zaman.
Haddini bil insanoğlu diyerek.
Haydi kalın sağlıcakla, selam ve dua ile..