İmamın cemaate isyanı
Geçen hafta küçük bir mescitte Cuma namazımız ihya etmek için gittik. Bendenizin daha önce de eleştirilerine maruz kalan o bildik vaazlardan birini yapıyor imam efendi. Aslına bakarsanız diyanetteki tanımları memur diye geçiyor. Başka ifadeyle namaz kıldırma memurları. İmam kelimesi ise, önder, lider, yön veren, yönlendiren manalarına geliyor olmasına karşı bizde namaz kıldıran memurlara da imam deniyor. Bizce de imam denmesi de bir sakınca yok. Ancak ne var ki kelimenin anlam ve manasını üstlendikleri sürece.
Efendim olay şu, hoca efendi gayretli ve hararetli bir şekilde abdestten ve öncesinde idrardan sonra iyice sıvazlamadan, münafıkların Peygamber efendimizin cenaze namazlarını kılmayışına kadar birçok konuya bir çırpıda temas edip vaizini bitirdi. Görevini en iyi şekilde ihya etmiş verdiği mutlulukla namazı da kıldırıp cemaatin arasına daldı. O her şeyi en güzel anlattı anlatmasına da cemaatten herkes aynı güzellikte anlamamış olacak ki hocanın da beklemediği bir anda bir soru geldi karşısına. Bir önceki yazımızda bahsettiğimiz hadis kaynaklı bir soruya itiraz geldi. O da ne, aman Allah’ım (CC). Hoca efendi parladı, gürledi, esirdi, püsürdü. Vay efendim 'biz bu işin okulunu okuduk', biliyorsanız gelin siz yapın, bir daha bu camiye gelmem, Allah’da (CC) bana nasip etmesin' demez mi? Nutkum tutuldu, neye uğradığımızı şaşırdık adeta.
Araya girip hem sakinleştirmek hem de çok önemli bir konuyu izah etmeye çalışsam da hocayı teskin etmek imkansızdı. Halbuki Hz. Ömer (Rnh) ilk halife seçildiğinde minbere çıkıp; "Ey Ümmeti Muhammed (SAV) benim bir yanlışımı görürseniz ne yaparsınız' sorusuna, Sahabe kılıcını çekip ayağa kalkarak, 'İşte seni bununla düzeltiriz ya Ömer' diyeceklerdir. 'Biz bunun ilmini okuduk' diyen hoca acaba hangi ilimleri okudu, ya da bu kıssayı anlatmamışlardı okulda? Kaldı ki İslam kimsenin babasının malı değil, inandım iman ettim diyen herkes bu dinin gereklerini gücü nispetinde öğrenmek durumunda, hatta zorunluluktur. Böyle kendisini uyaran bir cemaat var ve adam şikâyet ediyor. Ya buna şükredilir ya da doğru bildiğin neyse onu paylaşırsın. Zaten İslam coğrafyası bir birini anlamayan ve fakat bir birleriyle sürekli savaş halinde olan insanlarla dolu. Böyle zamanlarda birbirimizi daha çok anlamaya ihtiyacımız var. Ne var ki Peygamber efendimiz dahi birçok konuda sahabesiyle istişare etmiş, çoğu yerde onların dediğini uygulamıştır. Örnek mi istiyorsun, al sana örnek. Bedir savaşı hazırlıkları yapılırken Peygamber efendimiz orduyu belli bir düzende konuşlandırmış. Hayatı savaş meydanlarında geçen sahabeden birisi efendimizin yanına gelip, ey Allah’ın Resulü bu düzen Allah’ın bir emri mi yoksa siz mi böyle yaptınız. Görüyor musunuz inceliği, zarafeti? Efendimiz de ben peygamberim, senden mi öğreneceğim, burada emirleri ben veririm, hadi git işine demiyor. Aynı incelikte ve zarafette, hayır benim kendi uygulamam diye cevap veriyor. Sahabe de bunun yanlış bir diziliş olduğunu teknik olarak izah ediyor ve efendimiz bu sahabenin dediği gibi orduyu yeniden düzenliyor ve malumunuz zaferle sonuçlanıyor.
Tabi ki sizin mesleğinize saygı duyulur, duyulmalı da ama sizlerden lütfen dini bir meslek olarak görmeyin ve herkesin dinini öğrenebileceğini de düşünerek bilgi paylaşımlarını örneğinde olduğu gibi paylaşın. Zor günlerini yaşadığımız şu süreçte tekrar lütfen diyerek söylüyorum ki herkes birbirine daha fazla hassasiyet göstersin.
Haydi kalın sağlıcakla, selam ve dua ile...
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.