1. YAZARLAR

  2. Ahmet DEMİRKAYA

  3. Her Şey Olan Hiçbir Şey 
Ahmet DEMİRKAYA

Ahmet DEMİRKAYA

Her Şey Olan Hiçbir Şey 

A+A-

İyi değilim sevgili dostlar. Böyle başlamak istemezdim yazıya ama maalesef yazıların niye aksadığını da bilmeniz gerekiyor. Her zaman söylüyorum ağaçlar ayakta ölür diye. Günlük rutin ve zaruri ihtiyaçlar için ayakta duruyorum ağaçlar gibi. Lakin kafamı ayakta zor tutuyorum. İki adım yürüyeyim hemen bir yorgunluk, baş ağrısı, vücudumda bir uyuşma ile kendimi eve zor atıyorum. 

İnat ettim hastaneye gitmiyorum. Evin büyük oğlu olduğum için çok küçük yaşlarda babamın evdeki sorumluluklarını üstlendim. Annemi, kardeşlerimi, kendi ailemi, çocuklarımı bunların dışında yardıma muhtaç olan kim varsa hastanelere götürdüm, tedavi ettirdim, tedavi edilmelerine vesile oldum. 30-35 yıl prim ödedim kendim doğru dürüst hastaneye gitmedim. Şimdi de yaşlanıyoruz gözüm yemiyor hastaneye gitmeyi. Eminim gitsem bir sürü de hastalık çıkacak. 

Hükümet ilk yıllarında hastanelerde devrim niteliğinde iyileştirmeler yapmıştı. Özellikle pandemi döneminde hazır kurulu sistemi maalesef iyi işletemediler, sistem adeta çökmüş vaziyette. MHRS veya E-nabızdan kesinlikle hiçbir branşa randevu alamıyorsunuz. Aciller de poliklinik gibi çalışıyor. Yani normal hastalığa gidemiyorsunuz ama acile gittiğiniz de yalancıktan da olsa bakılıyor. Sosyal devletimiz doğru dürüst çalışmayanlara, prim ödemeyenlere bakıyor ama emeklisine bakamıyor. Demek ki prim ödemeyenler iyi prim yapıyor.

Sakın yanlış anlaşılmasın, yoksula, fakire fukaraya bakılmasın, onlar ölsünler demiyorum. Bize öncelikli de bakılsın demiyorum ama sistemini adam gibi işletip kimseyi mağdur etmesin. Benim sorun midede mi, sindirim sisteminde mi sinir sistemlerinde mi tam bilemiyorum ama yemeklerden sonra en az 1-1,5 saat kadar kendimi iyi hissetmiyorum. Sol tarafım sanki felç inecekmiş gibi uyuşuyor. Sol çenemin altından itibaren bütün kafamın içinde virüs dolaşıyor sanki. Ben bunları hep yaşlılığa vurup kendime teselli veriyordum. Ama sol çene çevresindeki şiddetli ağrılar artık dişlere vurmaya başladı. 

Eh hani hemen ölünmüyor, hayat devam ediyor. Devam etmek içinde yemek içmek gerekiyor, ona da diş lazım. Dayanılacak gibi değildi artık pazartesi dişe gittim. Kapıda güvenlik randevunuz yoksa bakmazlar diyor. Verin o zaman diyorum internetten alacan diyor. Vermiyor internetten. Çaresiz 182’yi aradım, 31 Ağustosa var diyor. Kardeşim bu diş ağrısı on gün daha mı çekeceğiz diyorum yapacak bir şey yok diyor. Gidince daha nelerle karşılaşacağız orası meçhul.

Bu hastaneye gitmek istemeyişimdeki en önemli neden. Bir diğeri de yukarıda tüyolarını verdiğim refakat olayı. Evet aziz dostlar gençken ne hastane göze geliyor ne kestane, deli danalar gibi koşturuyorsunuz. Ama yaşlanınca hareketleriniz kısıtlanıyor. Öyle paldır küldür koşamıyorsunuz. Geçen hafta hatunu götürdüm 1,5 hafta boyunca. Sorsam belki de çoğuyla aynı yaşlarda amcaların teyzelerin kollarına oğulları kızları girmiş hastaneye getirmiş. Onları görünce baya bi duygulandım. Bırakın beni götürmelerini ben kötürüm olsam o halimle hala bizi niye hastaneye götürmüyorsun diyenler çıkacak. Öyle ki bu ülkenin gençleri yorgun yardıma muhtaç, yaşlıları dingin sokaklar gençlere muhtaç hale gelmiş. Herhalde meramım anlaşılmıştır niye hastaneye gitmek istemediğimi anlamışsınızdır. 

Çöken sadece sağlık sistemimiz değil elbette. Her şey olanı bitiren hiçbir şeyleri ölümüne ayakta tutan toplumsal bir anlayışımız var. Başka bir ifadeyle kötülere sahip çıkıldığı kadar iyilere sahip çıkılsa dünya cennet olurdu. Ama maalesef iyilik yapanları son demine kadar kullanıp bitiriyoruz hiçbir işe yaramayanı da el üstünde tutuyoruz. Denge yok anlayacağınız. Tabi ki de işe yaramıyor diye onları toplumdan soyutlamayacağız ama işe yarayanları da yıpratıp yok etmeyeceğiz. İyilikleri yeşerteceğiz ki iyilik devam etsin. 

Ben bu yaşıma kadar kimseden bir şey görmedim bu saatten sonra da kimseden bir beklentim yok. Adam gibi yaşamayı öğrendiğim gibi adam gibide ölmeyi biliyorum elbette. Tek derdim tüketilen insanlığa bir nebze yardımcı olmak, olabilmek. Zira öyle ya da böyle herkes bir gün ölecek ama insanlık yaşamalı. Arkadan bırakacağım çoluk çocuğum insanlık görmeli. Arkamda bırakacağım emanetlerim insanca yaşamalı bu hayatı. Bakın hiçbir iktidar, hiçbir yönetim tüketilen insanlığa çare bulamaz. İnsanlığın tek çaresi yine insanlık. 

Haydi kalın sağlıcakla, selam ve dua ile….

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.