Kandillerle ilgili daha önce yazdığım için Berat kandilini yazmayacaktım. Sosyal medya da ve mesajlarda Berat için öyle bilgiler paylaşıldı ki yazmak zaruri oldu. Belki de içinde Kur’an’a muhalif en çok yanlış bu kandil anlayışında olması beni yazmaya mecbur etti.

Müşrik Mekke toplumu Allahsız, kitapsız bir topluluk değildi. Sorulduğunda Halil İbrahim’in milletiniz diyorlardı. Hz. İsmail’in soyundan geliyorlardı. Onları müşrik yapan sebep ise Allah’a ortak koşmaları. Yani atamız dedikleri İsmail (AS)ın dinin de olmayan ibadetler ihdas edip Mekke’nin putlarını ortak koşuyorlardı. Anlayacağınız peygamberlerinin sünnetinden sapmışlardı.

Peygamber olmasaydı biz Kur’an okuyarak namazı öğrenemezdik diyenler Kur’an da olmayan, Peygamberin uygulamaları arasında olmayan bu günleri kime göre, neye göre kutsuyorlar acaba? Kaldı ki namaz ilk peygamber Adem (AS) dan beri her kavme emredilmiş bir ibadet.

Bakın bunlar benim de iddialarım değil. Hatta daha düne kadar bende herkes gibi kutluyordum bu kandilleri. Hem de ne süslü püslü laflar söyleyerek. Şimdi daha çok araştırma ve okuma fırsatı buldum. Bana inanmayanlar Türk Diyanet İslam ansiklopedisini açıp baka bilirler her bir kandil hikayelerine teke tek.

Asıl yazmama sebep diğer bir neden ise Berat kandili için bulunulan iddialar. Bir senelik alın yazısının yazılıyor olması. Bu iddia Kur’an’ın temel akait kurallına da taban tabana zıt bir anlayış. Ki bununla ilgili en ufak bir ayet bile yok. Çoğu İslam ülkesinde de kutlanmıyor. Bugün İslam coğrafyasının ibadetler dışında bütün sorumluluklardan rahatça kaçınıyor olmalarının sebebi de budur belki. Hatta siyasiler şunu da diyebilirler, “ne yapalım alnımıza bunlar yazılmış, yapacak bir şeyimiz yok”. Bütün toplum böyle düşününce de bir sene boyunca herkes her istediğini rahatça yapıp suçu yazana atıp kurtulacaklar akıllarınca. İnsanları sorumluluktan kaçırırsanız onlar da “kaderim kötüyse ne gelir elden” diye şarkı söyleyip sitem ederler. Oh ne ala bir din.

Oysa Müzemmil süresinde Allah, Resulüne dünya örtüsüne bürünmüş habibim kalk sana çok büyük sorumluluk yükleyeceğiz. Kendini ona hazırla. Gönderdiğimiz ayetleri anlayarak tane tane (tertil üzere) oku emrini veriyor. Mekki olan bu süre, İkra ve kalem süresinin haber arkasından gönderilen üçüncü süredir. Biz senin alın yazını yazdık, ibadet edip sevap kazan demiyor, bu kitapla sana sorumluluk yükleyeceğiz kendini ve ümmetini ona hazırla diyor. 

Bundan sonra gönderilen bütün süre ve ayetler insanın ahlaki inşasının nasıl gerçekleşebileceğini anlatıp, inananlardan böyle yapmalarını istiyor. Yani iman bir sorumluluktur. Yok öyle bir sene boyunca aklına esen her şeyi yapacaksın, bu alın yazım deyip işin içinden sıyrılacaksın. Eğer öyle ise inanmayanların, katillerin, dolandırıcıların suçu ne, onların ki de alın yazısı deyip haksızlığa göz mü yumacağız? O zaman hukuka, hakime savcıya ne gerek var, herkes alın yazısı deyip katlansın bütün pisliklere. Böyle bir dini ve din anlayışını Allah emreder mi kullarına?

Haydi kalın sağlıcakla, selam ve dua ile…