Bugün bir şey yazmak gelmiyor içimden. Şairane bir dil ile içimi dökmek istiyorum. Şirk sanmayın sakın gönül yaralı…
Halep’te insanlık ölüyor.
Üzülüyorum…
Ama bu üzüntüm kapatamaz İstanbul şehitlerini.
Alışmayacağım Mehmetlerimin isimlerini sayılarla duymaya.
Tam kırk dört şehit.
Hepsi evlerine gidecek eşiyle akşam yemeğini gecenin geç saatinde yiyecekti.
Hepsi uyuyan çocuklarını alnından öpecekti.
Olmadı…
İzin vermediler…
Kırk dört şehit seksen milyon yaralı olan bir devletin, büyük Türk milletinin bir ferdi olarak teamüllere uymuyorum. Dilekçemi sana yazıyorum Ya rabbi!...
Yeter artık ya rabbi
Yeter artık yarabbi uzat kudret elini
Kâfirlerin zulmüne layık mıdır Müslüman?
Filler değil velakin tanklar çiğner bedeni
Kâfirlerin zulmüne layık mıdır Müslüman?
Nerede ebabiller Müslümanlar ölüyor
Lanetlediğin kavmin kan içip besleniyor
Yaşlı değil arzından bak çocuk sesleniyor
Kâfirlerin zulmüne layık mıdır Müslüman.
Şirk koşmak mı tövbeler, hem de nasuh tövbesi
İçimde ki bu öfke Halep’in kısık sesi.
Gönder şu çocuklara son bulsun artık ye’si
Kafirlerin zulmüne layık mıdır Müslüman?
Veladet gecesinde Müslüman kanı aktı
Yağdırılan bombalar cehennemdi can yaktı
Gün doğmadı üstüne, güneş gizliden baktı
Kafirlerin zulmüne layık mıdır Müslüman?
Naim’im aklım ermez yaratanın işine
Ben korurum demişti, inancım tam sözüne
Ok olup saplanasım gelir kâfir gözüne
Ebabiller taşları toplamış mıdır şu an?
Kâfirlerin zulmüne layık mıdır Müslüman?
