Yirmi beş yıl kadar önceydi, zamanın kartel medyasının paydaşlarından olan o zaman ki ulusal bir gazete Trabzonlularla ilgili bir fıkra yayınlamış, ahlaki değerlere çok önem veren Trabzon halkı da gazetenin bölgedeki tesislerini basmış ve hadlerini bildirmişti.
Aynı döneme denk gelen zaman diliminde kendine has üslubuyla Karadeniz müzikleri söylediğini ifade eden ve uzun zamandır Atatürk aşığı imajı veren bir şarkıcı, daha yeni yeni filizlenmeye başladığı o yıllarda bir konserinde Rumca şarkı söylemek istemiş ve bu esnada da aslında buralar Rum topraklarıydı gibi hadsiz cümleler etmeye çalışmıştı. Bunun üzerine konserini dinlemeye gelen Trabzon halkı tarafından yuhalanmış ve taşlanmıştı.
Hulasa oyun baştan kurgulanmış, kirli emelleriyle ülkemizin doğusuna haritada rol biçenler, Karadeniz’i de boş geçmemeye çalışıyorlardı. Fakat hesap edemedikleri bir şey vardı. O da Trabzon halkının Ay yıldızlı bayrağı aşk derecesinde sevmesi ve bu ülkeye gönülden bağlı olmasıydı. İşte bunu bir türlü aşamıyorlardı. Yeni bir oyun kurguladılar en hassas nokta olan Trabzonspor üzerinden Trabzonlunun sinir uçlarıyla oynamaya çalıştılar bu sefer. Hem de en ağır şekilde. Günlük mutluluk ve üzüntüsünü Trabzonspor’un kazandığı ya da kaybettiği puanlara göre ayarlayan Trabzon halkının bu ülkeye olan bağlılığını Trabzonspor üzerinden sarsmak istediler.
Derken Trabzonspor üzerine durmak, bitmek bitmeyen haksızlıklar daha da ağırlaştı. Öyle ki yöneticiler açıklama yapıp tepki verdikçe ya da taraftar yani halk yapılanları protesto ettikçe, haksızlık geri adım atması gerekirken bir sonraki hafta daha fazla baskı ve haksızlığa maruz kalıyordu Trabzonspor.
Akabinde ülkeyi kaosa sürüklemek için planlanan Fenerbahçe otobüsünün kurşunlanma olayı kendini gösterdi. Bu olayı kurgulayanların ve gerçek faillerinin bulunamaması bile konunun çok organize ve derinlerde olduğunu gösteriyordu zaten. Allah korudu ve eğer istediklerini başarabilselerdi, Trabzon üzerine oluşturabilecekleri kaos ve baskıyı hayal edebiliyor musunuz!
Bugün gelinen noktada bu ülkeyi canı gibi seven Karadeniz milletini, bütün planlarının altyapısında yatmakta olan Pontus zihniyeti üzerinden kaşıma gayreti içerisindeler. Ve Trabzonlu bir ailenin çocuğu olan Ekrem İmamoğlu’nu getirip CHP’den İstanbul Büyükşehir başkan adayı yaptılar. Ailesinin bu ülkeye ve manevi değerlere iyi derecede bağlı olduğu bilinen Sayın İmamoğlu’nun iptal edilen sonuçlara göre de başkan olmuş olması ise bir anda en çok Yunan medyasını sevindirdi. Oysa konu Trabzonlu olmak olsa hükümette tam dört tane Trabzonlu bakan var ve hiçbirine Yunan medyası sevinmedi. Öyle ki özellikle de Sayın Soylu’dan herhalde hiç olmadığı kadar da nefret ediyorlardır. Demek ki konu Trabzonlu olmak değil, Trabzonlu bir isim üzerinden CHP’nin İstanbul’u alma ihtimaliydi.
Yani Pontus’u özleyenlerin aslında Ekrem İmamoğlu’nu ön plana çıkartmaya çalışması sadece perde önünde bir imaj oluşturma çalışmasıydı. Devam eden süreçte ise hadsiz Yunan medyasının kaşıması ve Chp ile beraber Ekrem beyin de bu kurguya gerekli tepkiyi vermemesi, Trabzon halkına ve şehrine Pontus ya da Rum gibi yakıştırmalar yapılmasına da yol açmaktadır.
Oysa şunu herkes bilmeli ki kimsenin bu milletin sinir uçları ile oynamaya hakkı yok. Trabzonlular bu ülke için canını seve seve verecek derecede bu ülkeye gönülden bağlı bir millettir. Ve bunu da her zaman da göstermişlerdir. Öyle ki Trabzon’un T’si Türkiye’nin T’si dir, diyerek şehirlerini bu aziz ülkenin öz be öz kendisi o derece bütünleştirmişlerdir. Haliyle Trabzon üzerine oynanan her oyun bozulmaya mahkumdur.
Ancak burada Ekrem İmamoğlu’na düşen Yunan da kim, Pontus neymiş, ben Trabzonluyum benim belediye başkanı seçilmem ya da seçilecek olmam Yunanı neden sevindirsin; ben bu ülkenin öz çocuğuyum ve bu ülkenin sevdalısı öz be öz Türk’üm, bana Pontus demek kimin haddine demesi gerekirdi. Bunu böyle cesurca söyleyemediğine göre kendi kararlarını kendi alamadığını ve söyleyeceklerini kendisini aday yapanlardan izin alarak onların müsaade ettiği kadar söyleyebildiği imajı da oluşuyor.
Hükümete düşen ise Trabzon’a karşı yapılan art niyetli girişimlerin aslında Türkiye’ye karşı yapılmakta olduğunun farkına varmasıdır. Bu durumda Trabzon hakkında kim olumsuz bir cümle kurarsa, gerekeni yapmak, Trabzon’a ve Trabzonspor’a karşı gizli organizasyon için uğraşanları tespit edip gerekli operasyonları yapmak suretiyle bu şehre ve takımına karşı hakkaniyetli bir davranış ortaya konulmasını sağlamaktır.
Zira Trabzon bu ülkenin çimentosudur.
Sağlıcakla kalın
