Malumunuz İsrail birkaç gündür alevlere teslim oldu.
Ezanlar yasaklandıktan sonra bu olayın olması hepimiz için ilahi bir ikaz veya ceza olarak algılandı.
Belkide öyledir belkide İsrail şeytanı böyle bir kumpas yapıp birkaç ağacı ve bölgeyi yakıp bunuda Filistin’in üzerine atıp yeni saldırılar yapmaya hazırlanıyordur bilemiyoruz.
Ama bildiğimiz bir şey var ki, yanan İsrail’e yangın söndürme uçakları göndermemizdir.
Tabi bunuda savundular.
Neymiş efendim yardıma muhtaç kim varsa yardım edilmeliymiş.
Osmanlı’da 3 bin Yahudi göçmene yardımcı olmuşta falan filan.
Hadi diyelim öyle olsun ama arada dağlar kadar fark var.
Birincisi Osmanlı fitne çıkartan, zulüm yapan bir millete değil o anda çaresiz kalıp zulüm görenleri ezdirmemiştir.
Evet bizde her düşene el uzatmak vardır.
Bu İslam’ında şiarıdır.
Ama zulüm eden Müslümanları ezen insanlık için mikrop olan bir topluluğu korumak, yardım etmek nerede görülmüştür?
Osmanlı’yı örnek verip aklı sıra şuanda zalimlerin yanmalarına karşı savunmaya geçenler unutmayın ki, Peygamber efendimiz Hayber’de bu lanetli kavimi ezmiş ve hadlerini bildirmişti.
Siz Peygamberimizden dahamı merhametli oldunuzda şimdi zalimlere yapılan yardımları birkaç kıytırık örnekle savunmaya çalışıyorsunuz.
Nedir sizin şu ne yapılsa haklıdır anlayışınız?
Aman ha haksızlıkları meydana çıkmasın aman laf gelmesin telaşını düşüp saçma sapan örneklerle lanetlenmiş işleri savunmaktan ne zaman vazgeçeceksiniz?
Oldu olacak camilerde vaaz ettirinde bir de İsrail için yardım toplatın hani dinimizde yardımlaşmada varya iki ayet bir hadis ikide maziden olay bulur onunda kılıfını uydurursunuz.
Yazık ya böyle anlayış olur mu?
İslam alemini kana bulamak ve Müslüman çocuklarını öldürmeyi bile kutsal sayan bir milletin onca zulmüne karşı ne azap, ne kahır, nede hesap soran ilahi kavramları unutup, kırpıp kesip atıp , işi merhamete getirmek ne büyük bir gaflettir.