Hollanda denilen illet
Bugün, birkaç gün önce ciddi bir diplomatik sorun yaşadığımız Hollanda üzerinde biraz konuşmak istiyorum. Bu deniz seviyesinin altındaki toprakları ile, orijinal ismi aşağılık millet anlamındaki Nederland olan Hollanda, 16. yüzyıldan itibaren protestanlığın da aralarında yaygınlaşması ile katolik Roma ile seksen yıl savaşları diye bilinen mezhep savaşları yaşamıştır. Daha sonra İspanyollarla’da savaşan ve katı bir Protestanlık temeli üzerine kurulan bu küçük ve alçak ülke, o gün isyancıların başında bulunan Oranj ailesi tarafından birleşik alçak ülkeler adıyla kuruldu ve daha sonra defalarca yıkılıp en son 19. Yüzyılda tekrar kurulmasına rağmen halen bunların başında bu Oranj (Portakal) ailesi vardır. Portakal sıfatları da bu ailenin soyadından gelmektedir. O dönemdeki zenginleşmesi ise özellikle İspanya’dan kaçan Kalvinist (Protestan) tüccarlar, engizisyondan kaçan Yahudiler ve yine Fransa'dan kaçan Protestanlarla oluşur. Yani bize gerçek yüzünü gösterene kadar demokrasi havarisi kesilen Hollanda, tamamen 'Kraliyetçi ve Protestan' yapıdadır.
Bu alçak ülke, daha o yıllarda kendi içinde verdiği savaşlardan dolayı, sömürgecilikte İngiltere ve Fransa’nın gerisinde kaldığını düşünmüş olsa gerek ki muhtelif yerlerde sömürgeler edinmeye başladı. Ayrıca gerek yazılarımda gerekse konferanslarımda sürekli belirtiyorum “Batının en önemli özelliklerinden biri, sömürmek istediği yeri eğer zulümle elde edemiyorsa, oraya ticari şirketler veya yardım kuruluşları aracılığı girmesidir.” Aynı taktiği Hollanda’da kullanmış ve kurdukları adı ticarî, amacı sömürü olan şirketler ile girdiği Güney ve Kuzey Amerika’da, Afrika’da bazı bölgeleri sömürge olarak kullandığı gibi Endonezya topraklarında da yaptığı zulümlerle yüzlerce yıl Asyanın’da bu bölgesini sömürdü.
Avrupa’nın karanlık tarihinin bir parçası olan Hollanda 17. yüzyılda köle ticaretinin merkezi haline gelmiştir. 'Öyle ki sadece Amsterdam limanında kayıtlı köle gemilerinin sayısı on binden fazlaydı.' Bazı dönemlerde sömürgelerinde yaşayan bir Hollandalı'ya yaklaşık 200 köle düştüğü söylenir. Paraya ve zulme Napolyon'dan bile çok tapınan Hollandalılar, Osmanlı ile olan diplomatik ilişkileri sürecinde hediye gelen lâlelerden daha sonra ithal de ederek, akabinde bunun üretimine de başladılar ve hediye aldıkları ürünü kendilerine hediye eden bize ve dünyaya pazarlayacak kadar bu işin merkezi haline geldiler.
Zamanında mazlum milletleri beraber sömürdüğü İngilizlerin de kendisi ile menfaat savaşları yaptığı, Fransız Napolyon’un da işgal ettiği Hollanda, 1815 yılında, günümüzün bir başka terör merkezi olan Belçika ve Lüksemburg’la 'Alçak Ülkeler Birliği' adı altında bir bayrak altında toplandılar; ancak daha sonra Belçika ve Lüksemburg ayaklanarak Hollanda’dan ayrıldılar; fakat alçaklıkları devam ediyor. II. Dünya Savaşı'nda Alman işgaline uğrayınca ülkedeki 140 bin Yahudi'nin 100 bini imha edildi. Bu süreçte fırsatçı Japonya, Hollanda'nın sömürdüğü Endonezya'yı işgal eder, fakat kendisi savaştan yenik çıkıp, Hollanda’nın da artık o bölgeyi elinde tutacak gücü kalmayınca, Endonezya bağımsızlığını ilan edebildi. Hollanda’nın o bölge de yaptığı tecavüzler ve katliamlar ise siyah beyaz resimlerde kapkara bir lekeler olarak kaldı.
1995 yılında ise yine Hollanda, tarihten akıp gelen alçaklığını bir kez daha göstererek 'BM Barış Gücü!' olarak bulundukları Bosna’da biz sizi koruyacağız diyerek silahlarını topladıkları 25.000 Bosnalıyı, gece yarısı kenti boşaltmak suretiyle Sırplara teslim etmişler ve sadece bir gün içerisinde 9.000 Müslümanın öldürülme yolunu açmış ve ihanetleriyle birlikte bu katliama ortak olmuşlardır.
Daha bizim bir kaç gün önce yaşadığımız olaya ise hiç değinemedik bile; fakat tarihi süzerek anlatmış olduğumuz hadiselere bakarak Hollanda denilen bu alçak ülkeyi daha iyi tanıma fırsatı bulmuş olduk.
Allaha emanet olun, kalın sağlıcakla inşallah.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.