Ülkenin eğitim sistemini sabahtan akşama kadar tartışabiliriz ki bu köşeden konuyla ilgili defalarca yazı yazdım. Dillerimize pelesenk olan Fulbright programının eğitimimize artılarını eksilerini de tartışabiliriz. Kaliteli ve liyakatli eleman yetiştiremediğimizi de iddia edebilirsiniz. Eğitimle ilgili ortaya konulan bütün tezler ve antitezler eğitimin daha iyi olması içindir ve hepsini masaya yatırıp tartışabiliriz.
Amma bu milletin çocuklarına rol biçmek, onların kaderini tayin etmek gelecekleri hakkında yön vermek hiç kimsenin haddine değil hakkı da değil. Birileri istedi diye “herkes üniversite okuyacak diye bir şey yok. Herkes üniversite okumamalı. Bazıları da çıraklıktan yetişip kendi işini kurup, kendi işinin patronu olabilir” gibi söylemler bu milletin çocuklarına, onların geleceğine karar vermek onlara yapılmış en büyük haksızlıktır. Üstelik bazıları üniversite de hoca olan kelli felli aydınların bunu söylemesi abesle iştigaldir.
Birkaç aydır sosyal medya da iki tane yan yana fotoğraf paylaşılıyor. Fotoğrafın birinde üniversite bitirip işsiz kalan genç profili. Diğerinde çıraklıktan yetişip kendi işini kurup patron olmuş iş adamı profili. Bu fotoğrafları referans alıp yorum yapan prof etiketli hocalarımızda herkes üniversite okumamalı diyor. Hani dinime dahleden Müslüman olsa bari deyimi gibi dışarıdan birileri eleştirse eyvallah diyeceğim de üniversite de hocalık yapanların bunu söylemesi akıl alır gibi değil.
Kaldı ki her şeye rağmen, bütün imkânsızlık ve olumsuzluklara rağmen sizlerde bu ülkenin okullarında, üniversitelerinde okuyup o makamlara geldiniz. Birçoğunuz bu ülkenin imkânlarıyla yurt dışına çıkıp doktora yaptınız, doçent oldunuz prof oldunuz. Şimdi birileri istedi diye üniversite okumayın, gidin sanayiye çırak olun, usta olun sermayenin kölesi olun demek de neyin nesi oluyor, ayıptır yahu!
Gerçekten ülke sorunlarına, ülkenin eğitim sorunlarına çözüm arıyorsanız gelin şuradan sorgulamaya başlayın. Niçin günümüzde ebeveynler ve çocukları okumakta ısrar ediyorlar, bi sorun sorgulayın bakalım? Ben söyleyeyim size. Sizler ya anadan babadan varlıklıydınız okudunuz bir yerlere geldiniz ya da siyasi nüfusunuzu kullandınız. Rahmetli Sabancı’nın limon satıp holding olma edebiyatı bitince de çıraklıktan gelin patron olun martavallarıyla milletin çocuklarına don biçiyorsunuz.
Sizler ey efendiler, bu çocukların babalarıyla analarıyla alay ettiniz, küçümsediniz, işçi çocuğu muamelesi yaptınız bu ebeveynlerde yemediler içmediler çocuklarını üniversitelere gönderdiler, gönderiyorlar gönderecekler de. Sorun diplomalı işsizler değil kaliteli ve liyakatli insan yetiştirmeyen yöneticiler. Sorun işçi olmak değil işçiye tepeden üstenci bakan elitler. Bakın şuan kamuda çalışan üniversiteli işçiler hükümete feveran ediyorlar “kadro değil statü değişikliği istiyoruz” diyorlar. Çünkü üniversite bitirmelerine rağmen memura verilen özlük haklarının hiç birinden işçi oldukları için yararlanamadıklarını söylüyorlar.
İnsanlara hak ettikleri değeri vermezseniz üniversite de okusan fayda etmiyor okumazsa hiçbir karları da olmayacak. Her ile bir üniversite, her ilçeye bir yüksekokul açılması oralarda okumak isteyenlerin suçu değil kaliteli ve kalifiye eleman yetiştirmeyen üniversitelerin suçu, alt yapısını hazırlamadığı okulları açan iktidarın suçu. Bakın bu durumdan eczacılar (konuyu özel olarak ele alacağız)da şikâyetçi. İhtiyaç fazlası fakültenin açılması eğitimin kalitesini düşürdüğünü, kalifiye eczacıların yetişmediğini savunuyorlar. Bu nedenle yapacakları miting maden faciasından dolayı 27 Kasım’a ertelendi. Her sektörde ve ülke genelinde birçok sorunlar varken sorunlar eğitimli yetiştirilmiş kalifiye elemanla çözülecekken üniversiteli olmayın demek tam bir akıl tutulmasıdır.
Yeri gelmişken Bartın’daki maden faciasında ölen kardeşlerimize Allahtan rahmet, kederli ailelerine sabırlar diliyorum. Yaralılara da acil şifalar dilerim. Şimdi bu maden de eğitilmiş fakülteli, yüksekokullu kalifiye elemanlar çalışsaydı durum daha iyi olmaz mıydı? Olurdu olmasına da tepeden bakacağınız insanlar olmazdı. Masa başında oturanla ölüm kuyusuna inen üniversiteli aynı olmazdı. Özlük hakları aynı olmazdı. Bunun için üniversite okunmasına gerek yok, belki patron olursunuzu zırvalıyorlar.
Benim asıl zoruma giden ne biliyor musunuz, bu millete böyle tepeden üstenci bakışı bir zamanlar laikler yapıyordu şimdi sözüm ona siyasal İslamcılar yapıyor. Tarikatçısı yapıyor, cemaatçisi yapıyor. Kendi çocuklarını en edna imkânlarla okutuyor, torpille en iyi makamlara getirtiyorlar Müslüman kardeşine ve çocuklarına okuma çırak ol, belki ileri de patron olursun diyorlar. Tamam, siz okutmayın çocuklarınızı, gönderin sanayiye iş öğrensin, patron olsun. Milletin çocuklarından ne istiyorsunuz? Siz bari yapmayın Allah aşkına. Allah var ahiret var, bunun bir de hesabı var.
Ben bütün ülke insanımızı, çocuklarımızı gençlerimizin eğitimli, kültürlü bireyler olması için okumaya davet ediyorum. Her ne olursanız olun, isterseniz mağarada çalışan olun ama eğitimli, kültürlü kimseye boyun eğmeyen, kendi geleceğine kendi karar veren bilinçli bireyler olun.
Hadi kalın sağlıcakla, selam ve dua ile…
Not: Uzun süredir devam eden rahatsızlığım dişlerdeki Endodonti den kaynaklandığı teşhisi konuldu, tedavi süreçleri de bir hayli sıkıntılı geçiyor, bu yüzden yazılarımız da gecikme oluyor, haklarınızı helal edin.
