1. YAZARLAR

  2. Ahmet DEMİRKAYA

  3. Bu Salgının Adı Yok
Ahmet DEMİRKAYA

Ahmet DEMİRKAYA

Bu Salgının Adı Yok

A+A-

Uzun bir rahatsızlığın ardından biraz kendimi iyi hissedince hemen klavyenin başına geçtim. Tam iyileştiğim söylenemez ama ara uzun olunca dostlarla araya soğukluk girmesin diye biraz zorladım kendimi. Ne yaparsınız dünya hali, bugün varız yarın yokuz. Yıllardır yazıp çizdik, sağ olsunlar takip edenlerde oldu, haberleri de olsun artık durumumuzdan. 
İlk çıktığından beri varlığıyla yokluğu kafalarda soru işareti bırakan Covid 19 virüsü iki yıl boyunca bizleri evlere kapattığı yetmiyormuş gibi onlarca sevdiklerimizi de aramızdan alıp götürdü. Virüsün varlığı gerçek lakin kontrollü bir virüs salgını olduğu da bir vakıa. Bazen ipin ucunu kaçırıp tepeden de birilerini götürse de en çokta garibanlar içinden özellikle yaşlılar tercih edildi. 
Bizim bina da rahmetli Memduh ağabeye hala inanamıyorum. Onca yaşına rağmen zıpkın delikanlılar gibi çevik biri olmasına rağmen zayıf bünyelilere bir şey olmadı onu alıp götürdü. Daha birkaç gün önce bahçede çocuklarla top oynadık iki gün sonra karantina haberi geldi. İlaç milaç derken çekip gitti benim yiğit ağabeyim. Etrafımızda öyle çok virüse yakalanan oldu ki doğru dürüst hiç biri ilaç tedavisi, karantina gibi işlemlere tabi tutulmadı. Tutulanların da hemen hepsi rahmetli oldu, ilginç değil mi?
Valla ne yalan söyleyeyim sadece maske ve mesafe kuralına ki onu da her yerde değil hiç birine uymadık. Bütün kurallara uyup akrabalık ilişkilerini kesenlerin de çoğu ne hikmetse virüse yakalandılar. Burada da akrabalık rahmetli oldu, hayırlı olsun. Hayat eve sığar dediler kare kodla takibe aldılar. Hani hiç evde durmadığımız için bir nevi aşılara da mahkûm olduk. Tabi vurulmayanlar da oldu. Ben de hemen vurulmadım. Fakat aşılar elde kalmasın korkusu mudur bilinmez her gün artan ölü sayısı verilerini haberlerde paylaştılar, bu bir gerçek. Başka bir gerçek ise daha virüs birinci yılını doldurmadan aşıların bulunup, milyonlarcası ülkelere ulaştırıldı. 
Anlayacağınız virüs adı altında başlatılan ekonomik savaşın birinci perdesi böyle devam etti. Ta ki Ukrayna-Rus savaşı çıkana kadar. Her ne hikmetse bu savaşla birlikte virüs gündemden düştü, kaybolup gitti. Asıl savaşta bundan sonra başladı. Yaklaşık iki yıl evlere kapanan halkın yanı sıra işletmelerdeki daralmalar hıncını adeta savaşı da bahane edip zamları yapıştırdı vatandaşın üstüne. Böylece ekonomik küresel savaşın ikinci ayağı devreye alınmış oldu. Virüs savaşının tek kazananı ilaç firmaları milyarlarca doları indirdiler kasalarına. Şimdi sıra küresel sermayelerin ithal ettiği yerli taşeronlarında. 
Gel gelelim zamların ve siyasetin arasına sıkışıp kendine yer bulamayan yeni salgınımıza. Farkında mısınız bilmiyorum ama yaklaşık iki aydır hastaneler de doluluk yaşanıyor. Bazıları dilleriyle dişleri arasında bir şeyler geveliyor ama hiç kimse önceki salgında olduğu gibi açıklamalar yapmıyor. Şuana kadar ölüm haberleri de almıyoruz. Belli ki bu salgının getirisi de götürüsü de yok. Aman susun, ses çıkarmayın havası var. Lakin vatandaşlar hastalıktan kırılıyor.
Yaklaşık iki üç hafta önce diş randevumuz vardı Endodentide. Sizin anlayacağınız kanal tedavisiyle dişi kurtarma operasyonu. Zaten ağzımızda kalan son çiğneme dişiydi doktor hanım baya bir gayret etti kurtarmak için. Bundan iki gün sonra Muhammed hastalandı. Çocuk boğuluyor gibi oldu, hoplayıp zıplıyordu. Hemen acile götürdük tedavilerini yaptırdık. Derken ardından anne ve diğer kardeşlere sıçradı bu meret. Şükür ki hepsini de bir hafta içinde iyileştirdik. 
Onlara koşuşturmaktan ne ağzımdaki dişten ne ağrıyan baştan haberimiz olmadı. Ne zaman onlar iyileşip ayaklandılar ben ağrıları hissetmeye başladım. 15 gündür de ağrılarla mücadele ediyorum. Fakat karar da veremiyorum ağrının tam olarak nereden kaynaklandığına. Dişimin çekildiği tarafta boğazımda şiddetli bir ağrı var. Aynı bölgeden yukarı doğru gözümün üstünden geçip beynime kadar ulaşıyor. Gündüzün telaşesiyle pek hissedilmese de geceleri hiç uyutmuyor. Çok ilaç kullanmayan biri olarak bir tane ağrı kesici ile bile iyileşmeme rağmen iki kutu antibiyotik ve ağrı kesici bitti fakat bana mısın demedi. 
Son çare iki gün önce gidip kurtaramadığımız dişi çektirmek zorunda kaldım. Evet biraz ağrılarım hafifledi ama tam iyileştim de diyemiyorum. Meğer salgınla diş beni esir almış. Dişten kurtulduk yemek yiyememe pahasına da salgınla ilgili bir açıklama olmadığı için biraz inat ediyor sanırım. Aile hekimimiz sağ olsun piyasada olmayan etkili ilaçları yazıyor da eczane de yok, muadili çok. Yapıştırıyorlar onlarda birkaç tane. Tabi ilaç sevmeyen bendenizi ilaç kolik yapmaktan öteye götürmediği aşikâr. Neyse buna da şükür, hayattayız. Çıkmadık candan ümit kesilmezmiş. Biz de ne pahasına olursa olsun yazıları kesmeyip kısa bir hasbihal yapalım dedik.
Hadi kalın sağlıcakla, selam ve dua ile..  
 

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum