Merhaba dostlar,
Ramazan ayında günlük yazılarımla sizlerle bu güzel ayı birlikte paylaşacağımızı söylemiştim. İşte o günler geldi çattı! Bizleri bu güne ulaştırana sonsuz hamt, onun sevgilisine selam olsun. Hazırlandık, bekledik! Ve geldi.
Müslüman bir kulun yaratıcısıyla yaşadığı bal ayı Ramazanı şerif geldi.
Midelerin değil, gönüllerin doyacağı zaman geldi.
Şimdi dillerimize, gözlerimize, midemize, nefsimize oruç tutturup gıybete, harama, kötüye dur demenin zamanı geldi.
Paylaşmanın, paylaştıkça her şeyin daha güzel olduğunun gün gibi aşikâr olduğu zaman geldi.
Verince azalmadığına şahitlik edeceğimiz zaman geldi.
Sofralarımıza; sevdiklerimizi, özlediklerimizi davet etme zamanı geldi.
Kainatın ahlakının değiştiği ay geldi. Tüm kâinatın oruçta buluştuğu mevsim Ramazan geldi.
Ağızlarımıza daha bir dikkat eder olduk. Gözlerimizi tutarsızca her yöne çevirmemeye başladık. Ayaklarımız öyle her yere gitmiyor artık. Ellerimiz neyi tutup neyi tutmayacağına daha da bir dikkat ediyor. İrademizin nefsimize söz geçiremediği anda açlık devreye girdi ve şifayla kuşattı vücudumuzu.
En susadığımız zamanda susmamız gerektiğini hatırlattı. En aç olduğumuz zamanda aslında ne kadarda tok olduğumuzu unutmamamız gerektiğini anımsattı. Çünkü unutmuştuk! Onu ve Ona olan borcumuzu değil sadece. Onun yarattıklarına olan borçlarımızı da unutmuştuk. Öyle çok yüzdük ki varlık denizinde. Yokluğu ve yokluğu yaşayanları da unuttuk.
İşte şimdi tam zamanı hatırlamanın. Yalnız olmadığımızı ve yalnız bırakmamakla yükümlü olduğumuzu anımsamanın tamda zamanı geldi.
Attığımız her adımın, aldığımız her soluğun, yuttuğumuz her lokmanın sahibine, "Bana verdiklerin emanetindir her şeyin sahibi sensin" diyerek boyun eğmenin eğdiğimiz boynumuzla bize emanet edilenlerin yanına varmanın tamda vakti geldi. 'Şimdi kim bu emanet edilenler?' diye sorduğunuzu duyar gibiyim. Mesela; iftar sofrasında sadece bir kasa çorbayla doymak zorunda kalanlar, yarın ne yiyeceklerini bilemeyenler, bayram yaklaştıkça çocuklarının yüzüne bakamaz olanlar, bayramı boynu bükük gözü yerde geçirecek olanlar, bize emanet değil mi? Şimdide peki bunları nereden bulacağız? diye sorduğunuzu duyar gibiyim.
Onu da yarın konuşalım olur mu? Şimdi size iyi iftarlar.