Küçük Eylül ziyan edildi. İçimizde yaşayan bir sırtlan tarafından.
Küçücük bedeni toprak altına gömüldü. Cânice…
İçimizde nice şerefsizler var. Sadece suç işlememiş, veya tespit edilen suçu yok diye sindire sindire birlikte yaşamak zorunda olduğumuz.
*
Kaldırın bir süreliğine hukuku rafa. Kendi göbeğimizi kendimiz keselim.
Ceza mı? Keselim cezalarını halk olarak. Meydanlarda, herkese alenî olsun.
İbret vesikası olarak.
Benim milletim her şeyin en güzelini bilir. Ağlamanın, ağıtın en güzeli de biz dedir, en güzel oyunda.
Göz yaşlarını kan ile katarak dökmeyi de bilir, sevince katıştırarak ta. Her şeyin en güzelini bilir.
*
Bence asmayalım önce bu tip sırtlanları derim.
Şanına yakışır olsun cezası .
Mesela bildiğiniz kavak ağacından kazık işleyelim. Pulanyaya vurulmadan. Kalın dörpü ile düzeltelim kırçıllı olsun.
Asmadan sadece bir gün önce oturtalım bu şerefsizleri o kazıklara.
Nem aldıkça şişsin, parçalasın içini şeref yoksunu insan müsveddelerinin.
*
Nefesi kesilmeden önce tatsın acının benzerini.
Eylül’ler gibi.
Kaldırın hukuku böyleleri için her yıl on beş günlüğüne.
Bilsin bu şerefsizler o onbeş günün kendileri için hazırlanan tören olduğunu.
Taksim’de olsun, Tandoğan meydanın da olsun mesela.
Hatta ibret-i alem meclis önünde olsun.
*
Çok mu gadda ca olur sizce?
Diyebilir misiniz acımasızca diye?
Kaldırın yılda on beş gün hukuku rafa. Savcısı da milletim olsun hâkimi de .
İdam kurtuluş olur bu sırtlanlar için.
İyilik yapmayalım. Çıksın idam tabiki. Ama gelin merhale merhale olsun.
Ancak böyle geçeriz bu şerefsizlerin önüne.
Ancak böyle yok ederiz içimizde ki Eylül dramlarını.
Sadece bunlara mı uygulayalım ? Hayır !...
Rahmetli hocanın dediği gibi beslemeyelim dağdan indirilenleri de. Onlara da nervürlü demir üretiriz.
Kaldırın be kardeşim rafa şu hukuk kalkanını hiç değilse bir süreliğine…
Benden söylemesi !...