• BIST 100

    9356,04%-1,26
  • DOLAR

    38,77% 0,04
  • EURO

    44,08% 0,52
  • GRAM ALTIN

    4201,78% 1,92
  • Ç. ALTIN

    6731,05% 1,32

Boğaziçi dünyasının kültürel krizi

Türkiye Melih Bulu’nun Boğaziçi Üniversitesi rektörlüğüne tayini kriziyle 2021’e girdi. Diğer üniversitelere de yapılan rutin rektörlük tayinlerinden farklı olarak bu tayin etrafında niçin bu kadar fırtına koparıldığı düşündürdü.

GÜNDEM 16.01.2021 12:49:00 0
Boğaziçi dünyasının kültürel krizi

Türkiye Melih Bulu’nun Boğaziçi Üniversitesi rektörlüğüne tayini kriziyle 2021’e girdi. İlk bakışta herkes, diğer üniversitelere de yapılan rutin rektörlük tayinlerinden farklı olarak bu tayin etrafında niçin bu kadar fırtına koparıldığını anlamakta zorlandı. Aslında bu, Türkiye’de yaşanan derin kültürel çatışmanın, kulturkampfın göstergesiydi. Mesele, şekil (sistem) ve öz (ideoloji) olarak iki boyutta ele alınarak daha iyi anlaşılacaktır.

Yasal ama teamüle aykırı

Melih Bulu’nun Boğaziçi Üniversitesi rektörlüğüne tayiniyle ilgili yapılan makul eleştiri, üniversiteye dışarıdan atama yapılmasının mahzurlarına dairdir. Fikret Adaman gibi Boğaziçili akademisyenlere göre, dışarıdan atanan, üniversitenin yapısını ve mekanizmasını bilmeyen bir rektör, üniversiteye verimsiz, hatta zararlı olacaktır. Rektörlük tayininde iki kriter savunulabilir: Birincisi, üniversitenin içinden azamî teveccühü kazanan, üniversiteyi tanıyan bir akademisyenin rektör olarak atanmasıdır. İkincisi, üniversite içinden-dışından ayırımı yerine, liyakatin esas alınmasıdır.

Ancak problem, meseleyi genel ele almak, bütün üniversitelere şamil olarak rektörlük tayini sistemini eleştirmek veya demokratik tayin sistemini savunmak yerine, istisnaî, imtiyazlı bir mevkie yerleştirilmiş gibi, Boğaziçi Üniversitesi özelinde ele almaktır.

Evvelce diğer üniversitelere dışarıdan yapılan tayinlere ses çıkarmayanların şimdi kazan kaldırması, haklı olarak “Boğaziçi ayrı bir cumhuriyet mi” tepkisine yol açmaktadır.

Objektif olarak bakıldığında Melih Bulu akademik ve idarî olarak başarılı, liyakat sahibi bir rektördür; mevcut sisteme göre tamamen usulüne uygun, yasal olarak atanmıştır.

Bu durumda, “Evet, bu atama yasal ama Boğaziçi Üniversitesi’nin teamülüne aykırıdır” diye özel teamülü genel yasanın üstüne çıkarmak, dahası bu itirazı Melih Bulu’ya karşı terör örgütlerinin katıldığı bir linç kampanyasına, hükümet karşıtı bir kalkışmaya dönüştürmek kabul edilemezdir. İslamofobik şebeke, tayinine itirazı bütün belden aşağı vuruş şıklarıyla acımasız bir linç kampanyasına dönüştürerek Melih Bulu’yu kamuoyu gözünde mağdur mevkiine düşürdü:

Dışarıdanlık: Bulu finans ve yönetim ve organizasyon alanlarında sekiz yıllık lisansüstü eğitim hayatını Boğaziçi Üniversitesi’nde geçirmiştir.

Partililik: Partili olmayan bir rektör, kamu görevlisi var mıdır? Israrla “AKP’li Rektör Melih Bulu” diye algı operasyonu yapanlar “CHP’li cumhurbaşkanı, HDP’li rektör” demişler mi, diyorlar mı?

Devlet görevi ve imza yetkisinin olmaması: Provokatif bir yalan

İntihal: Bulu’nun kaynağını göstermediği bir çalışmasını bulamayanlar, sadece iktibas tarzının intihal sayıldığı gibi hilelerle intihal ithamında bulunuyorlar.

Sosyal medya sahtekârlığı: Provokatif bir yalan

Türkçe kusuru: Daha düzgün bir Türkçe cümle kuramayan, “kayyum” ile “kayyım” kelimeleri arasındaki farkı bilmeyenlerin Bulu’yu Türkçe kusuruyla tenkitleri, “kayyum rektör” ithamında bulunmaları trajikomiktir.

Her gün “Melih Bulu’nun okul yıllığı, geçmiş konuşması ortaya çıktı” gibi sistematik bir provokasyonla üniversite yıllığındaki kopya ile ilgili esprilerinin bile aleyhine kullanılması, belden aşağı vuruşun varabileceği dereceyi gösteriyordu.

Yasal ama meşru değil

Melih Bulu’nun Boğaziçi Üniversitesi rektörü olmasına itirazlar, şekil açısından gayr-i teamülî, öz açısından gayrimeşru olduğu yolundadır. İddiaya göre, Bulu’nun tayini yasal ama meşru değil. Neye göre? Boğaziçi ideolojisine göre. Boğaziçi gibi kurumlar için “zihniyet”, “ethos”, “değerler” gibi kavramlarla da anlatılacak bu kültür için “ideoloji” dememiz boşuna değil. Zira ABD dışında kurulan ilk Amerikan koleji olan Robert Kolej’e dayanan Boğaziçi Üniversitesi, yerli ile yabancı dünya ve ideoloji arasında köprüdür. Boğaziçi ideolojisi, “sekülerizm makyajlı elitizm-laisizm-kemalizmin halitası” olarak tanımlanabilir. Yaşanan rektörlük krizi, özünde Boğaziçi ideolojisinin beka krizidir.

Melih Bulu’nun rektörlüğüne itiraz, Boğaziçi Üniversitesi dışından olmasının ötesinde, Boğaziçi ideolojisi dışından olmasından kaynaklanıyordu.

Bulu dışarıdan atansa bile, aynı ideolojiden seküler bir kişi olsaydı bu kadar gürültü koparılmazdı. Rektör, ani bir darbeyle sersemletilen mağdur refleksiyle elitist müzik ve spor hobileri olduğu “ifşasıyla” “Durun; aslında sizden olmasam da size yabancı, karşıt değilim, pekâlâ anlaşabiliriz” mesajı verdi. Ancak karşısındaki kitle bu sefer de “beyazlığa özenen zenci”, “celladına âşık edilen mahkûm” diyerek, “kendin ol” gibi gaddar bir alaycılıkla onu daha da aşağılamaya kalktı. Linç kampanyasının, kötücülüğün zirvesi belki de buydu: Vurdukça vurmak, düştükçe düşürmek.

Boğaziçili akademisyenlerin Melih Bulu’nun tayinine itiraz sadedinde ileri dürdükleri “özgürlük, liberallik, özerklik, demokrasi, çok-kültürlülük” iddialarını, Mim Kemal Öke gibi üniversiteyi yakından tanıyan eski mensupları “Siz onu benim külahıma anlatın” diye tebessümle karşılayacaktı. Özgürlük, liberallik, özerklik, demokrasi başkaları için değil, ancak kendileri, Boğaziçi ideolojisinin bağlıları içindi. Örgüt demokrasisiyle ülke demokrasisi farklı şeylerdi. Evet, Boğaziçi içinde demokrasi, katılımcı yönetim olabilirdi ama bunu ülke için istedikleri kuşkuluydu.

Hep fazilet örneği gibi anlatılan Boğaziçi’nin 28 Şubat sürecinde başörtülü öğrencilere müsamahası empatik, insanî değil, Boğaziçi sosyoloji profesörünün “Neden bu kadar kısıtlanıyorsunuz anlamıyorum, sayınız çok olsa neyse” diye Hilal Kaplan’a itiraf ettiği gibi, çoğunluğun azınlığa, hâkimin mahkûma tahammülü kabilinden bir faşizan hoşgörüydü. Acaba bu Boğaziçili akademisyenler, başörtülü öğrencilerin “şimdilik risksiz” gördükleri öğrenim haklarını tolere ettikleri gibi, kendileriyle aynı çatı altında akademik kariyer taleplerini de tolere edebilecekler miydi? Batı’da hümanizm ile başlayan sekülerizm, otonomi ve tolerasyondan geçerek modus vivendi’ye vardı. Bu ötekinin varlığına katlanmak değil, kabullenmekti; zira katlanmanın bir sınırı vardı.

Özgürlük, rasyonalite, tolerans gibi Batılı değerlere dayalı sekülerizmden geriye kalan, nefsanî bir hayat tarzının (faiz, zina, içki özgürlüğünün) korunması olarak anlaşılan alaturka bir laisizm-elitizmde faşizmin korkunç yüzü ortaya çıkacaktı.

Orientalism (Türkiye-Osmanlı-İslâm) dışında seküler üniversitenin asıl alanı sayılan humanities [beşerî bilimler] alanında Boğaziçi’nin dünyada esamisi okunmazdı. Zira humanities alanında dünya çapında söz söyleyebilmek ya kadim hikmeti (hak), ya modern hikmeti (sekülerizm) içselleştirmeye bağlıydı ki Boğaziçili akademisyen ikisinden de mahrumdu; ne kadim ne modern, sadece içi boş bir çağdaşlık iddiası…

Boğaziçi’nde çalışmış Ian Almond Yeni Oryantalistler kitabında, Boğaziçi camiasının ülkelerinin kültürüne ne kadar yabancılaşmış olduklarını anlatır: “İstanbul’da seçkinci bir üniversitede birkaç yıl eğitim verdim ve bazen oradaki kimi profesörlerin dahi İslâm karşıtı bakış açısının gücünü görmek şaşırtıcıydı. Müslüman öğrenciler kampüs hayatına yabancılaşmış hissediyorlardı ve fakültedekilerin bir kısmının yaklaşımı bu sorunu çözmeye hiç de yardımcı olmuyordu. Binaya girerken başörtülerini çıkarmak zorunda oldukları için sınıfımdaki kız öğrencilerin ağladıklarını hatırlıyorum”.

Mim Kemal Öke Robert Kolej’den, çok iyi yetişmiş aristokrat bir ailenin çocuğuydu. Belki de Türkiye’de İngilizceyi en iyi bilen yirmi kişiden biriydi; engin yurt ve dünya bilgisi, hayat tecrübesi vardı. Buna rağmen, muhafazakâr olduğu için, Boğaziçi kadrosu sonunda “Seni aramızda istemiyoruz” diyebildi. Türkiye’de 35 yaşında en genç profesör unvanını alan Öke, kendisine namaz odası tahsis edilen Cambridge Üniversitesi’nden sonra döndüğü Türkiye’de çalışmaya başladığı Boğaziçi Üniversitesi’nde namaz kıldığı için dışlandı; 1,5 sene işsiz kaldı.

Üstün Ergüder rektör (1992-2000) olmasına, çok istemesine ve uğraşmasına rağmen, parlak talebesi Ahmet Davutoğlu’nu 1994’te, “Her can, ölümün tadıcısıdır” ayetini belediye sözü sanacak kadar kültürüne vakıf(!) akademisyenlerin direnişiyle, Boğaziçi Siyaset Bilimi Bölümü’ne kabul ettiremedi. Dahası Şerif Mardin ile Nilüfer Göle gibi parlak akademisyenler, seküler oldukları halde, İslâm ve Müslümanlar hakkında Binnaz Toprak gibi yargılayıcı değil empatik çalışmalar yaptıkları, yargılama yerine anlamaya çalıştıkları için Boğaziçi Üniversitesi’nden dışlandılar; Mardin Amerika’ya, Göle Fransa’ya gitmek zorunda kaldı ve ikisi de uluslararası kabul gören çalışmalar yaptılar.

Buna karşılık Suna Kili’nin Kemalizm ile ilgili İngilizce çalışmalarının dünyada bir karşılığı yoktu; bu yüzden ancak Türkiye’de basılabildi. Her ideoloji bir vaat edici iddia, teori ve teorisyenle ayakta dururdu. “Post-ideoloji”, “tarihin sonu” devrinin başladığı 1989 sonrasında Kemalizm, iktidar ümidi ve yaşatacak teorisyeni kalmayan, dış destekli, (formel-sosyal) medya inisiyatifli kalkışmalar ve linç kampanyalarıyla iktidara karşı işleyen bir muhalefet ideolojisi haline geldi. Bu yeni tepki ideolojisi “gezizm” (gezicilik) olarak adlandırılabilirdi.

Bu yeni ideolojiye uyarlanan Boğaziçi ideolojisine bağlı akademisyenler, İngilizce akademik çalışmalarında derin teorik analizler yaparlarken, günlük siyasî olaylarda tamamen (Çölaşan-Özdil tarzı) fanatik laisist refleksle davranırlar; “İstanbul Sözleşmesi yaşatır” gibi boş sloganlarla ömürlerini geçirirlerdi. Sağduyulu insanlarca yapılan, genç evlilik mağdurlarına af çağrılarının, Boğaziçili akademisyenlerce bile “çocuk evliliği” diye ahlaksızca çarpıtılması gezizmin tezahürüydü. Türkiye’de yaşanan, Batı’daki kulturkampfın seviyesinden çok uzak, bir belden aşağı vuruş seansıydı, Melih Bulu’ya yapıldığı gibi.

Haklıyken haksız mevkie düşmek

Üzüm yeme niyetiyle girilen bir bağda niyeti bozarak bağcıyı dövmeye kalkmak, insanı haklıyken haksız mevkie düşürür. Melih Bulu’nun tayinine itiraz sürecinin seyri bu yöndedir. Bazı Boğaziçili akademisyenlerin cübbeleriyle rektörlüğe sırtlarını dönmeleri gibi medyatik şovlara teşebbüsleri, -sosyal medyada itiraf edildiği gibi- öğrencileri tahrikleri ne Boğaziçi’nin ne ülkenin hayrına olacaktır. Gezi kalkışmasında olduğu gibi, üzüm yemek yerine bağcıyı dövmeye kalkanların sonu daima hüsrandır.

[Prof. Dr. Bedri Gencer Yıldız Teknik Üniversitesi öğretim üyesidir]

“Görüş” başlığıyla yayımlanan makalelerdeki fikirler yazarına aittir ve Anadolu Ajansı’nın editöryel politikasını yansıtmayabilir. 

AA

Beton bariyere çarparak takla atan araç ters döndü: 3 yaralı

Yürüyen merdiveni adeta lunapark aletine çevirdiler

Koca çınarlar sağlıklı yaş alıyor

Konservatuar öğrencileri eserlerini sanatseverlerin beğenisine sunacak

Gebze’de 55 kilometrelik ultra maraton heyecanı

Hafif ticari araç ile scooter çarpıştı: 2 çocuk yaralandı

Ultra Trail’de nefes kesen mücadele

Zincirleme kazada otomobil kağıt gibi ezildi: 5 yaralı

Sanat ve bilimin yolu Kocaeli’den geçer

Çocukların sesi şehre yön veriyor

Nitelikli aranan eleman için sanayi bu kez okul yolunda

Züccaciye ürünlerinin arasında 35 bin paket kaçak sigara ele geçirildi

Hatalı park yangına giden itfaiye aracına geçit vermedi

Kadınlar ve çocuklar kültürün kalbinde buluştu

Kocaeli demir ağlarla örülüyor

Gebzeli miniklere tiyatro keyfi

Türkiye’de ilk: Afet anında kesintisiz veri ve iletişim sağlayacak "Kara Kutu" sistemi hayata geçirildi

Çayırovalı sporcudan dünya şampiyonu başarısı

Başiskele Kavşağı’na dev yatırım için ilk adım atıldı

Nurullah Genç: "Sanatı ve tarihimizi öğreneceğiz ki bu ülke güzelleşsin"

Kumar oynayan 9 kişiye 83 bin 223 TL ceza

4 ilde yapılan eş zamanlı operasyonda 1 milyon 416 bin 190 makaron ele geçirildi: 30 şüpheli yakalandı

Korkulukları yıkan otomobil duvarda asılı kaldı, sürücü burnu bile kanamadan kurtuldu

BAŞ-MEK eğitimlerine kadınlardan yoğun ilgi

İşveren ile öğrenciler buluştu, kariyer festivali şenliğe döndü

Ecir Vakti Derneği Güvenilir Mi?

Dürümce’den 20 Yıllık Lezzet Yolculuğu

Profesyonel Kanalizasyon Tıkanıklığı Açma Hizmeti Nereden ve Nasıl Alınır?

MEVLÜT AĞRA’DAN DARICA’DA GÖVDE GÖSTERİSİ

Kocaeli’de anneler ve çocukları gün boyunca eğlenceye doydu

Yükleniyor

Limak, Global Engineer Girls projesi ile artık İspanya’da

VUSLAT DERNEĞİ KURBAN ÇALIŞMALARINA BAŞLADIĞINI DUYURDU

İsrail, Gazze'deki katliama devam edeceklerinin mesajını net bir şekilde verdi

Tarihin en uzun eve dönüş kuyruğu

Gazze'de can kaybı 47 bini geçti

Biden durdu, Trump izin verdi! Gelir gelmez İsrail'e sevkiyat yaptı

ABD Başkanı Trump: 1 milyon Filistinli bu iki ülkeye taşınmalı! Gazze'yi tamamen temizleyip 'Bitti' demeliyiz"

Trump, iki ülke hariç tüm dış yardımları durdurdu

Hindistan Vize Danışmanlık

ABD, vatandaşlarını "acil" koduyla uyardı

GEAK, Kocaeli Genelindeki Deprem Tatbikatında Aktif Rol Aldı

Fatma Başkan, “Müsilaj gibi olmasın, depreme hazır olalım!"

19 MAYIS TURNUVALARINDA DERECEYE GİREN OKULLAR ÖDÜLLENDİRİLDİ

Nurol Holding ve GİRVAK'tan sürdürülebilir tarıma güçlü destek: Terra Future Labs başladı

Rusya’da Türkiye’nin reklam yüzü Amasra oluyor

Denizden çamaşır makinesi çıktı

Yaylaların özgür ruhları yılkı atları havadan görüntülendi

Şile’de 1. Ordu Bölge Bando Komutanlığından Muhteşem Konser!.

TRT'nin Bütçesi ve Harcamaları Meclis Gündeminde: "Kamu Kaynaklarının Akıbeti Sorgulanmalıdır"

GTÜ Kampüsünde 19 Mayıs Coşkusu

Ercan’dan Büyükakın’a yanıt

Genel Başkan Bedri Yalçın: “Yeniden Anadolu Diyeceğiz, Hep Birlikte Başaracağız!”

CHP’li Nail Çiler: “Gebze Bölgesinde Sağlık Alarmı: Hastane Yetersiz, Aile Sağlığı Merkezine Rant Gölgesi”

Ayça Çağlar: “Çankaya’da sosyal belediyeciliğin gurur verici bir örneğine tanıklık ettik”

Sakarya İl Başkanı Hakan Yazıcı: “Bu milletin umudu yine bu milletin evlatlarıdır”

TRT’nin tarafsızlık ilkesini yok sayan yayın politikasına karşı yapmış olduğu meclis konuşması

ANA YOL PARTİSİ' nden Birlik ve Gelecek Vurgusu: “ Bu Yol, Halkın Yoludur”

Saadet Partisi’nden Harp Malulü Gaziler Derneği’ne Anlamlı Ziyaret

YENİDEN REFAH PARTİSİ MUĞLA İL BAŞKANI KOCABIYIK: “TERÖR ÖRGÜTÜNE YÖNELİK HER GELİŞME BELGELİ VE KURUMSAL SÜREÇLERE DAYANDIRILMALIDIR”

“Vergi Muafiyetiyle Zenginleşen YİD Şirketleri Meclis Gündeminde”

Dolar bugün ne kadar?

Altın fiyatları ne kadar oldu?

Altın fiyatları ne kadar oldu?

Dolar bugün ne kadar?

Dolar bugün ne kadar?

Ayşe Sıdıka Alişan İlköğretim Okulu 2-E sınıfı öğrencileri, örnek teşkil edecek bir sosyal sorumluluk etkinliğine imza attı.

ColendiBank müşteri kabulüne başladı

Forbes En Zengin 100 Türk listesinde dikkat çeken ayrıntı!

Dolar kuru bugün ne kadar?

Altın fiyatları ne kadar oldu?

Çayırovalı sporcudan dünya şampiyonu başarısı

Kocaelispor’un 22 yıllık mali yükü sona erdi

Kılıçlar Darıca’da çekilecek

Türkiye Şampiyonası’nda Körfez 2 şampiyonluk bir ikincilik aldı

Körfez U11’de de namağlup şampiyon oldu

Başiskele Belediyesi 5. Yaz Spor Okulları Başlıyor

GTÜ, Spor Zirvesi 2025 ile Spor Dünyasının Önemli İsimlerini Ağırlayacak

Minik yıldızlar namağlup şampiyon oldu

293 GÖLCÜK BELEDİYESPOR TAEKWONDO SPORCUSU KUŞAK ATLADI

Körfez Kent Spor Kompleksi açıldı

LİG TABLOSU

Takım O G M B Av P
1.Galatasaray 34 28 1 5 56 89
2.Fenerbahçe 34 25 3 6 52 81
3.Samsunspor 34 18 10 6 13 60
4.Beşiktaş 34 16 7 11 20 59
5.İstanbul Başakşehir 34 16 12 6 7 54
6.Eyüpspor 35 14 13 8 4 50
7.Trabzonspor 34 12 11 11 11 47
8.Göztepe 34 12 11 11 10 47
9.Kasımpaşa 34 11 10 13 0 46
10.Konyaspor 34 13 14 7 -3 46
11.Kayserispor 34 11 12 11 -11 44
12.Antalyaspor 34 12 14 8 -22 44
13.Gazişehir Gaziantep 34 12 15 7 -5 43
14.Rizespor 34 13 17 4 -10 43
15.Alanyaspor 34 10 15 9 -10 39
16.Bodrum FK 34 9 16 9 -13 36
17.Sivasspor 35 9 18 8 -14 35
18.Hatayspor 34 5 21 8 -26 23
19.Adana Demirspor 34 2 28 4 -59

YAZARLAR