Verilerle Din Analizi
Olsun deniliyor, insanlar nasıl inanmak istiyorsa inansın deniliyor. Eyvallah diyorum, sıkıntı yok diyorum lakin kitaba ne gerek vardı, peygambere ne gerek vardı diyorum. Allah da “lekum dinikum veliyedin” ‘sizin dininiz size benim dinim bana’ demişti, ama ne zaman?
Geçtiğimiz Pazar günü değerli bir misafirimiz vardı. Tevafuk ya o gün mevlit kandili. Bizim binada bayram havası var adeta kapı zili susmadı dağıtılan ikramlardan. Sanki bizim eve Bayram gelmişti. Ufaktan serzenişte bulundum, yanlışın ne kadar çok müşterisi var. Misafirim Bayram hoca, “olsun, nasıl inanıyorlarsa inansınlar, güzel bir uygulama” tarzında bir şeyler fısıldadı.
Adı Yakup Paslı olup soyadını Ertürk diye değiştiren VAV tv’nin yayın ekibindeki arkadaş da sosyal medyadaki hesabından benzer ifadeler kullanarak, inadına “mevlit kandiliniz mübarek olsun” mesajını paylaştı akşam saatlerinde. Sana da eyvallah Yakup kardeşim. De! Bu dinin hiç istatistikleri, verileri yok mu, herkes kafasına göre mi inanıp iman edecek? Bayram hoca diyor ki! Siz yıllarca veriler üzerinden çalıştığınız için önemli olabilir ama halk buna bakmaz.
Kandilleri daha önce yazdım tekrar yazmayacağım. Bu din benim babamın dini, atalarımın dini değil. Allah’ın dini Allah’ın kitabından öğrenilir, ben de öyle yapmaya çalışıyorum. Kaldı ki aklı selim her Müslüman da böyle inanır, inanmak zorundadır. Herkeste biliyor ki kandiller ne Kur’an’ı kerimde vardır ne de Allah Resulünün uygulamalarında. Basit bir doğum günü kutlamasının ne sakıncası var deniliyor. Bununla kalınsa hiçbir sakıncası yok. Ardı arkası kesilmeden bir sürü ek uygulamalar da bunu takip edip, din asıl mecrasından çıkıp başka dehlizlere akıp gidiyor. Eh zaten Adem (AS) dan Allah Resulüne kadar da yaşananlar bunlardan ibaret değil mi?
Hangi sistem olursa olsun ben o sistemin verilerine bakarım. Bir sistemin güvenilirliği o sistemin işleyişi ile ilgili kuralları kadar elde edilen doğru veri sonuçları da önemlidir. Dolaşım sisteminin en önemi maddesi kan, her insanda farklı gruplarda olsa da eritrosit, lökosit hemoglobin gibi hücre değerleri aynıdır, değişmez. Vücuda herhangi bir virüs girmişse ilk tepkimeyi kan değerlerini düşürerek verir. Kan değerlerindeki ölçülen bu değişim hastalığın teşhis ve tedavisinde önemli bilgiler verir.
Yeryüzüne ilahi kudretin canlı ayetleri olarak işlediği bu ekosistem insan eli değmediği sürece Allah’ın yarattığı mükemmellikte çalışıyor. Üstelik kendi kafalarına göre değil fıtratlarına kodlanan ilahi yasalar çerçevesinde hareket ediyorlar. İlahi takdirin kendilerine çizdiği kader süresince de bunu icra edip gidecekler.
İnsan da bu ekosistemin içerisinde bir canlı. İnsanı ekosistemin diğer canlılarından ayıran tek özellik akıl ve irade sahibi olarak yaratılmış olması. Çok basit görünen dolaşım sisteminin maddesi kan hücreleri bile virüse tepki verirken akıl ve irade sahibi insanın bunca olumsuzluklara kayıtsız kalışı akıl alır gibi değil.
İslam coğrafyasının hali pür melali içler acısı durumdayken içimizde dolaşan bilgileri, onların ortaya çıkardığı sonuçların hiçbir kıymeti harbiyesi yok mu, sorgulanmasın mı? Ankebut suresi 45. Ayette “şüphesiz ki namaz hayasızlıktan ve kötülükten alıkoyar” uyarısı bizim için hiçbir şey ifade etmiyor mu? Bu ve buna benzer dini Mübin’in birçok bilgileri varken Kur’an da ve Allah Resulünün uygulamaları arasında olmayan bir şeyle ne amaçlanıyor, insanlar bundan ne anlıyor? Sene de birkaç defa insanları camilere doldurup hadi kurtuldunuz denirse Kur’an’ın diğer bilgilerini insanlara anlatabilir misiniz? Her şeyi Allah’a ve ahirete bırakacaksak insanın sorumluluğu ne olacak, kıyamet günü neyden sorgulanacak?
Örnekler uzar gider lakin yerimiz buna müsait değil. Sözün özü şu ki! İslam coğrafyasında virüs gibi dolaşan bilgileri belleğimizden temizleyip insani değerlere ait yeni verilerle değiştirmediğimiz sürece bu coğrafyada kan ve gözyaşı dinmeyecek.
Bu arada, bilimsel verilere itibar etmeme rağmen şu Biontech aşısı bana hiç yaramadı. Bilimsel verileri de sanki dini bilgiler gibi iç ediyorlar gibi geldi bana. İkincisini 2 Ağustos da vurundum ama hala hastalıktan kurtulamadım, sürekli halsizlik, yorgunluk bitkin bir haldeyim. Ben ki ne doktora giden ne de ilaç kullanan biriyim. Üstelik üçüncüsünü pazarlamak için bu sefer kesinlikle önlüyor reklamına başladılar. Hiç doktor yüzü görmeyen beni üçüncüyle alıp götürecekler sanırım. Din ile uyut bilim ile uyuştur dönemi başladı galiba. Ne yani hiçbir şeyi sorgulamadan sürü gibi itaat mı edelim? O zaman insani duygularımız törpülenmiş olur ki ben bunda yokum.
Haydi kalın sağlıcakla, selam ve dua ile….
