9722,09%0,80
32,50% 0,02
34,82% 0,15
2424,26% 0,06
3994,55% 0,00
Saadet Partisi Gebze İlçe Başkanı Necati Korkmaz, İsrail ile yapılan anlaşmaya tepki göstererek tüm milletvekillerini o anlaşmaya hayır demeye davet etti.
Saadet Partisi Gebze İlçe Başkanı Necati Korkmaz, Mavi Marmara saldırısından sonra İsrail’le diplomatik olarak kesilen ilişkilerin tekrar normale dönme şartını, İsrail’in başta özür dilemek olmak üzere, tazminat ve Gazze ablukasının kalması olarak sıralayan Cumhurbaşkanı ve hükümetin, 3 şartı yerine getirmeden gerçekleştirdiği normalleşmeye tepki gösterdi. Korkmaz açıklamasında şu görüşlere yer verdi:
İSRAİL TÜRKİYE'DEN ÖZÜR DİLEMEDİ
"Birinci madde İsrail’in özür dilemesiydi, İsrail hükümeti kamuoyu üzerinden Türkiye’den özür dilememiştir ve özür dileyip dilemediği net değildir. İkinci madde tazminat verilmesiydi bu durumda gerçekleşmiş değildir çünkü Yahudi bir vakıf üzerinden verilmek istenen tazminatın İsrail’in diplomatik ve tarihsel olarak işlediği suçu işlememiştir anlamına gelecek hamleyi yapması dikkat çekmektedir. Üçüncüsü ise ablukanın hâlâ kalkmaması. Türkiye’de başarı olarak gösterilen bu normalleşme temelde hezimet anlamına gelmektedir. 10 vatandaşımız ve Gazze halkının İsrail’e karşı korunamadığı gibi bu milleti çocuk katilleriyle yan yana getirme gayreti gafletin de ötesinde bir durumdur.
İŞGALCİ İSRAİL ORADAN ÇIKARTILMALIDIR
Gazze halkının temel sorununun insani yardımların gidip gitmemesi değildir, işgal altında ve ablukadaki Filistinliler'in özgürlüğüne kavuşup işgalci İsrail’in oradan çıkartılması gerekmektedir. Daha düne kadar uzun namlulu silahlarla plajlardaki öldürülen çocukları unutup bu katillerle anlaşma yapılması işgalci İsrail’in bölgedeki hem işgalini hem ablukasını hem katliamlarını tanıma anlamına gelir ki normalleşme denilen şey bu ise biz Müslümanlar olarak bu duruma kayıtsız kalmamız asla mümkün değildir.
AYNI ŞEKİLDE DURMAYA MECBURUZ
Filistin bizim için manevi bir değere sahiptir çünkü ilk kıblemiz olan Mescidi Aksa bu topraklardadır. Müslümanların hakimiyetinden çıktıktan sonra kanın ve gözyaşının eksik olmadığı Filistin topraklarında barış ve huzurun gelmesinin tek seçeneğinin ise İsrail ve bütün uzantılarının bu topraklardan çıkartılmasıdır. Yarım asırdan fazladır işgal atındaki Filistin toprakları bu nedenden ötürü kan ve barut kokusuyla iç içe yaşamak zorunda bırakılmıştır. Şunu tekrar etmekte fayda var ki aziz milletimiz her daim mazlumun yanında zalime karşı durmuştur. Bugünde aynı şekilde durmaya mecburuz. Eğer mazlumun yanında duruyormuş gibi yapıp zalimin isteğini yerine getirilirse hem dünyada hem de huzuru mahşerde kimse bunun hesabını veremez.
KATİLLERE İHTİYACIMIZ OLAMAZ
Bugün ülkeyi yönetenlerin gerek iç ve dış politikadaki attığı yanlış adımlar sonucunda İsrail bize mecbur biz de İsrail’e mecburuz açıklamaları gerçeği yansıtmamaktadır. Ülke olarak elli kanlı katillere ihtiyacımız olamaz dolayısıyla katillerle yapılacak diplomatik ilişkilerle de bir gelecek inşa edemeyiz ve bu açıdan atılan yanlış adımların maddi ve manevi faturasını bu millete kesmeye hakkımız yoktur.
MİLLETVEKİLLERİ "HAYIR" DEMELİ
Bu açıdan Milli Mücadele’nin temsil ruhunu taşıyan TBMM’nin ve onun üyelerinin tarihteki şuurlu duruşa leke sürecek ve o meclisin tarihsel temsil sorumluluğuna halel getirecek yanlış adımlar atmaktan uzak durması gerekmektedir. Milletvekillerimiz de bu çerçevede tarihi sorumluluk altındadır ve 1 Mart tezkeresine nasıl ki hayır diyen bir meclis şuuruyla hareket edilmişse şimdi de aynı ruhla aynı meclisin İsrail’le yapılan anlaşmaya hayır demenin sorumluluğunu yerine getirmek zorundadır."