1. YAZARLAR

  2. Serap ÇAKIR

  3. Öyle bir geçer zaman ki..
Serap ÇAKIR

Serap ÇAKIR

Öyle bir geçer zaman ki..

A+A-

Kısacık hayatımıza neler sığdırmıyoruz ki. İyi anılar, kötü anılar. Kiminin iyi anıları çokken kiminin de kötü anıları daha ağır basar. İnsan maalesef ki çoğu konuda gençken çok mantıklı düşünemez. Zaman ve yaş geçtikçe tüh öyle yapmasaydım zamanımı doğru yaşayarak geçirseydim diye geçmişin hatalarıyla, vicdan azabıyla, üzüntüsüyle yaşar durur.

Herkesin cahil dönemi olmuştur. Şimdi ki aklım olsaydı böyle değil de şöyle yapardım demişizdir. Ne yazık ki insanların kendi göremedikleri hatalarını dışarıdaki insanlar daha rahat görebiliyor. Yeri geliyor uyarıyorlar fakat genelde yapan mı, söyleyen mi kötü olur misali ,söyleyen kötü olduğu için çoğu zaman yüze söylenemez arkadan döner hep laflar.

Siz hiç huzurevinde yaşayan yaşlılarımızı gördünüz mü? Arada ders almak için bir gidin konuşun derim. Kimisi 65 kimisi 90 yaşlarındalar. Hepsi bir tarih. Konuşmadan bile gözlerindeki hüznü ve pişmanlıkları görebilirsiniz. Âmâ artık yaş geçmiş onlar için her şeyi düzeltmek, değiştirmek için çok geç. Hayatın su gibi geçtiği hataların telafisinde geç kalınabileceği dersini çıkarabiliriz.

Allah dünyadaki canlıların kaderlerini diğer insanlar görüp ibret alsınlar diye çok çeşitli yaratmış. Aynı hataları yapsın, desteklesinler diye değil. Herkesin de kaderi farklı. İnsanların başlarına kötü olan çok olaylar gelebiliyor ya da gelmese de aslında kötü olan fakat mutlu oldukları için doğru olduğunu zannettikleri yaşamı aman bir daha mı geleceğim dünyaya hesabı tercih edenlerde çok. Mesela geçen gün İstanbul’da LGBT adı altında bir yürüyüş gerçekleşti. Bu yürüyüş bizim kültürümüze, ülkemize, mensubu olduğumuz dine yakışmayan ahlak dışı bir yürüyüştü. Ülke genelinde büyük tepki almasına rağmen onların tercihleri karışmayın diyen el parmağı sayısında olmayan insanlar da vardı. Ne olursa olsun yanlıştan dönebilecekleri çalışmalar yapılmalı. Eskiden utanma vardı maalesef kalmadı. Bu yürüyüşe normal diyenler içinde bizde midesi geniş derler. Demek ki kendi çocukları onların içinde olsa rahatsız olmayacaklar. Allah ü Teâlâ önce insanları yaratmış. Yaşantılarına, düştükleri yanlışlara göre ayetleri indirmeye başlamış. Kuralların her zaman caydırıcılığı vardır. Kimisi Allahtan korkusuna yanlışa girmez ya da düşse bile korkup döner. Kimi de günah umurunda olmaz devlet kanunlarından korkusuna suça girmez. Ama kanunlarda boş olursa böyle ortalıkta yapmadıkları halt kalmaz. Bunlar gibi nice yanlışlar, kuralsızlıklar özgürlük adı altında kanunsuzluklar kol geziyor. Çocuk deyip geçmeyin kanunsuz yaşayan bir ülke olduğumuzun çocuklar bile farkında. Yurt dışı gezisine giden oğluma oralar nasıl beğendin mi diye sorduğumda verdiği cevap beni gülümsetti. Her şeyin farkında olmasına mutlu oldum açıkçası. Verdiği cevap şuydu. Gebze gibi işte dedi ve şaşkın bir ifadeyle ama burada herkes trafik kurallarına uyuyor. Yayalar sadece yaya geçidinden geçebiliyor. Yoldan karışık hiç geçmiyorlar ve araçlar hiç kural ihlali yapmıyor trafik çok düzenli dedi. Birde ekledi burada cezalar çok yüksekmiş onun için mecbur kurallara uyuyorlarmış. Burada da gereksiz işlerin ödemesi çok. Mesela sadece küçük bir örnek gişeden geçerken HGS varken sistem okumuyor durduk yere kural ihlali adı altında 15( 15+150 TL)toplam 180 TL ödeme yapıyorsunuz. Gereksiz işlere değil de her türlü suça caydırıcı ceza şart. Ahlaksızlığa karşıda destek değil caydırıcı iyi bir eğitim gerek. Eğitim derken önce aile üzerine düşeni yapmalı.

Bu dünyaya bir daha gelinmeyecekse ona göre daha dikkatli yaşamak gerek. Dünya veya ülkede kanun değişikliği kural düzeni yapamayız fakat herkes kendi çocuğundan sorumlu olduğu için doğru, dürüst, haksızlıktan, hak yemekten korkan, ahlaklı çocuklar yetiştirirsek zamanla iyi insanlar çoğunluğu oluşturur ve her şey düzene girer.

Önceki ve Sonraki Yazılar