Ahmet DEMİRKAYA

Tarih: 17.06.2016 11:42

Yüzleşme

Facebook Twitter Linked-in

İnanmak ihtiyaçtır. İnsanlar iç alemlerinde hissettikleri derin boşluğu doldurmak için kendilerinden daha üstün, daha güçlü varlıklara inanma ihtiyacı duyar. Bu fıtri bir ihtiyaçtır ve yaratılışta Rabbimiz tarafından insana verilmiştir. Dolayısıyla bütün insanlarda Allah inancı fıtridir. Bu inancı neyle doldurduğu tabi ki önemli ancak insanoğlu neye inanırsa inansın, kime inanırsa inansın mutlaka bir şeylere inanır. Semavi dinlerin bütün müntesiplerinde Allah (CC) ortak inançtır. Bu kısa açıklamadan sonra şöyle bir soru sorulsa, batıl dinlerde dahil bütün dinlerde Allah’a (CC) inanılır ve hepsinde de farklı Allah tasavvuru var. Hangi inancın Allah’ı doğru diye sorsak, eminim son din olan İslam’ın müntesipleri başta olmak üzere hepsi kendi Allah’larını doğru kabul edecekler. Son kitap Kur’an, son din İslam olduğu için Müslümanların Allah’ı en doğru olanı tabi ki. Ne var ki Müslümanlar bunu ne kadar tasavvur ediyorlar ona bakmak lazım.

Öyle ya hayatımızı ihya edelim, insanlığı inşa edelim diye Rabbimiz son kez Peygamber ve son kitap Kur’an’ı gönderiyor, bırakın ihya etmeyi, inşa etmeyi İslam coğrafyası kan revan içerisinde her yerde yıkım söz konusu. “ Ben size şah damarınızdan daha yakınım” (Kaf/50-16) diyen Rabbimiz insanın inşası için gönderdiği vahyi bizler imha olarak uyguluyorsak burada bir yanlışlık var demektir. Bir defa en doğru Allah inancı bizimki deyip diğer insanları dışlıyorsak başta Kur’an’la taban tabana zıt bir Allah tasavvurumuz var demektir. Zira Allah herkesin Allah’ı. Yahudi’nin de Allah’ı, Hristiyan’ın da Allah’ı, Budist’in de Allah’ı, Konfüçyüs’ün de Allah’ı. Her ne kadar onlar farklı tarif edip farklı tasavvur etseler de Allah tektir ve O’nun nazarında hepimiz O’nun kullarıyız. Nasıl ki ebeveynler olarak evlatlarımız arasında ayrım yapmıyorsak, bizim Allah’ımız doğru deyip diğer insanları dışlayıp kendilerini torpilli görmekte Allah’ın adaletine ters bir inançtır, Müslümanın böyle bir inancı olamaz. Rabbimiz buyuruyor ki, 'Yahudi ve Hristiyanları dost edinmeyin' (Maide/5-51) biz bunu düşman olun anlıyoruz. Onlara benzemeyin, onlar gibi dünyevileşmeyin, inancınızı dünyevileştirmeyin diyor. Alış-veriş, ticaret, komşuluk ilişkileri onlarda bizde hayatta olduğumuz müddetçe olacak ve sürecek. Rabbimiz burada düşman olun demiyor ölçü getiriyor. Aynı şekilde biz kendimiz harfiyen yaşayamadığımız dinimizi içimizdeki gevşek gördüğümüz yine bizden olan insanlara ver yansı ederek onları dışlıyoruz adeta. Kur’an’ın bunda ölçüsü yok mu, elbette var. Ama biz işimize geldiği gibi yorumluyoruz.
İslam alemi olarak yeniden Kur’an’la yüzleşmemiz lazım, Yeniden Allah tasavvurumuzla yüzleşmemiz lazım. Rabbimizin 'Ey iman edenler iman edin' (Nisa/4-59) ayetini yeniden idrak edip imanlarımızla yüzleşmemiz lazım. Kur’an’la yeniden hayat bulmamız, vahiyle hayatlarımızı yeniden inşa etmemiz lazım. Aksi takdir de bol bol İşid üretiriz, El Kaide üretiriz, Taliban üretiriz. De bunu kimseye izah edemeyiz. Kur’an’la insanı yaşatalım ki insanlık yaşsın. Vahiyle öyle bir hayat inşa edelim ki bizi öldürmeye gelen bizde dirilsin. Yakıp-yıkmak en kolay ama çözüm değil. Biz önce kendimizle yüzleşmemiz lazım.

Haydi kalın sağlıcakla, selam ve dua ile.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —