Ahmet DEMİRKAYA

Tarih: 24.02.2016 12:58

Tüketici hakları

Facebook Twitter Linked-in

4077 Sayılı tüketiciyi koruma kanunu aslında tüketicileri bilinçlendirmek, bilinçli alış-veriş yapmalarını sağlamak ve kaliteyi artırmak için çıkarılmış bir kanundur. Tüketici hakem heyetlerine gelen davaların büyük bir çoğunluğu da tüketiciler lehine karara bağlanmıştır. Ne var ki bu tüketicinin her zaman haklı olduğu anlamını taşımaz. Davaların çoğunluğunun lehlerine sonuçlanması aslında bir trajediyi ortaya koyuyor. Bilinçsizce tüketmeye devam ediyoruz bu bir. İkincisi piyasada halen sürümden ve çok kazanma hırsıdan kalitesiz ucuz mal üreten firmalar olduğu sonucuna varıyoruz. Bu malların büyük bir çoğunluğu da ithal ve Çin malları. 

Bu anlamda başka bir trajedi de tüketici hakem heyetlerine her gün onlarca müracaatın olması. Bunun ortaya çıkardığı sonuç ise toplumsal huzurun ve güvenin ne kadar sarsıldığıdır. Toplumsal travmanın bu hale gelmesinde hiç şüphesiz tüketim çılgınlığının payı da büyük. Sen, al torununun torunu ödesin kampanyalarıyla, ihtiyaç olmayan birçok ürün tükettirilirken geleceğimiz de ipotek altına alınıyor fakat kimse bunun farkında değil. Gelecekte komşuluk ilişkilerimizi, hal hatır sorma işlerimizi herhalde ya adliye koridorlarında ya da tüketici mahkemelerinde halledeceğiz. Trajediden trajik komik bir toplumsal yapıya doğru hızla ilerliyoruz, Allah sonumuzu hayır eylesin.
Efendim dün akşam mutfak alış-verişi için mahalledeki marketlerden birine girdim. Hani şu promosyon ürünleriyle müşteri çeken market zincirleri var ya onlarda biri işte. Kasaya geldiğimde kasiyerle müşteri birbirlerine dertlerini anlatamaya çalışıyorlar fakat birbirlerini de anlamıyorlar. Kasiyer bayan şef olan baya iletiyor durumu. Şef diyor ki iki buçuk liralık şeyi ben yukarı nasıl izah edeceğim, iade alma, gönder gitsin. Bayan mahcup ve işini kaybetme endişesiyle ne yapacağını şaşırmış durumda. Müşteri bayan da az dişli değil hani, vaz geçmiyor iade edip iki buçuk lirasını almak için bekliyor. Neyse ki şef delikanlı da fazla dayanamadı ısrara ve bayana iki buçuk lirasını verip gönderdiler. Benim olaya tanıklık ettiğimi gören şef delikanlı içini dökmek istedi. Abi hep böyle yapıyorlar, beğenmeyip sonra da getiriyorlar. Olan da bize oluyor, yukarı hesap veremiyoruz. Delikanlı da haklı, zira iki buçuk liralık ürün için elamanın zamanı israf edildiği gibi iade tutanağıyla da ürünün maliyeti beş lirayı geçti. Ürün plastikten ayran çırpmaya yarayan bir aparat. Ne kusuru var bu ürünün dedim. Hiçbir kusuru yok abi, çırparken esniyormuş, iyi çırpamıyormuş. El insaf dedirten bir durum. Ya kardeşim bilinçli tüketici olsan o ürünü almazsın. Alırken de bakıp, kontrollerini yapıp, bu benim işimi görür mü görmez mi diye düşünüp karar verirsin. Sana kimse zorla bir şey satmıyor, satamaz da. Sen beğenerek alırsın, aldığını da kusurlu ve ayıplı bir ürün olmadığı müddetçe kullanırsın. Üç kuruşluk bir mal için insanların zamanını çalmaya, onları zora sokmaya, zarara uğratmaya ne gerek var. Eskilerin bir sözü vardır, ucuz etin yahnisi yavan olur diye. Hem ucuz olsun hem kaliteli olsun istiyorsunuz ama bu mümkün değil. Her şeyin bir maliyeti var. Evet belki ucuz oluyor diye adi mal da üretilmemeli. Ben bu konuda tabi ki tüketiciden yanayım. Ama lütfen sizde biraz dikkatli alış-veriş yapın. Siz ucuza rağbet ettikçe onlar da daha ucuza ama kalitesiz üretmeye devam edecekler. Her şey bilinçli ve ihtiyaca göre tüketimden geçiyor.
Haydi kalın sağlıcakla, selam ve dua ile…


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —