Görsel yayıncılığın internetle birlikte ivme kazandığı bilişim çağında basılı medya da tarihin çöplüğüne atıldı adeta. Gazete satan bayii neredeyse yok denecek kadar az. Aynı kaderden kitaplar da nasibini almış durumda. Kültürel anlamda bu çok büyük bir kayıp.
Tamam! gazete okumuyoruz, kitap okumuyoruz herşey dijital o zaman internetten bari gazete- kitap okuyun. O da yok maalesef. Ya ne yapıyoruz? Dünya da ve Türkiye de bütün olup biteni sosyal medyadan takip ediyoruz. Ülkenin kültür seviyesi olarak buna hazır mıyız? Maalesef buna da evet diyemiyoruz.
Eskiden orta düzeyde okuma yazma bilenler bile kendi kültür düzeyine göre bir gazete alıp okuyabiliyordu. Günümüzde ev internetini bilgisayarlardan kullananların çoğu yeni nesil gençler. Geriye kalanların kahır ekseriyeti cep telefonundan en bildik sosyal ağları kullanıyor. Onu da evde genç nesil varsa onlarda öğrendikleri kadar. Her ne kadar Türkçeye de uyarlanmış olsa dahi sosyal ağların hepsi insanımıza yabancı ağlar.
Gebze de Yasin Ersoy isimli genç bir girişimci Facebook tarzı bir sosyal ağ çalışması yaptı benim bildiğim. Sanırım yeteri kadar destek ve tanıtım imkanı bulamadı ki hiç kimsenin ruhu bile duymadı. Halen aktif mi onu da bilmiyorum. Kaldı ki o sosyal ağın ismi de İngilizce idi. Belki de biraz erken davrandı o yüzden tutulmamış olabilir. Ama her hâlükârda desteklenmesi gerekirdi. En azından orta halli vatandaşlara hitap edebilmesi için.
Her ne kadar yeni genç nesil rağbet ediyor olsa da sosyal medya ağlarının kendi alanında hitap ettiği veya kullanıcı bulabildiği farklı kategorileri var. Artık ne kadar sosyalse? İnsandan kopuk, yüz yüze konuşmaktan korkak sosyallik. Yazışmaktan yüz yüze konuşmayı unutacağız bu gidişte. Nasıl sosyal olacaksak artık.
Şu günlerde en çok tik tok’a rağbet ediliyor. Lakin kültür seviyesi olarak da Tweeter daha çok siyasilerin, sanatçıların ve biz gazetecilerin vb takip ettiği yüksek seviyeli sosyal medya türü. Tweeterı takip edenler Facebook da takip ediyor. Ancak burası daha çok eğlenmek isteyenler ve kurdukları gruplarla kendilerini ifade etmeye çalışanlardan oluşuyor.
Asıl mesele şu; biz gazeteler ve gazeteciler vatandaşı doğru bilgilendirmek için gece gündüz gayret ediyoruz. Ve yerimiz belli yurdumuz belli, adımız belli yazdıklarımız belli. Sosyal medya ile birlikte sadece dilimize değil hayatımıza giren troller var. Kim oldukları belli değil, isimleri belli değil hatta fotoğrafları bile kendileri değil. Bir şekilde karşınıza çıkıyorlar ve yalan yanlış bilgileri paylaşıyorlar. Bolca da bilgi kirliliği üretiyorlar
Rutin olarak siyasi tartışmalarda sıklıkla şahit oluyorsunuz bu trollere. Ancak ne var ki asıl altın vuruşları deprem, sel ve yangın gibi felaketlerde yapıyorlar. Planlanmış paket programlar gibi tweet zincirini yayarak asıl hedeflerine ulaşıyorlar. Zaten elinden telefonunu düşürmeyenler hazır kıta bekliyor bunları yaymak için. Profillerine girip bakan bile yok, bu adam kimdir, necidir diye. Böylece onlarda hedeflerine ulaşmış oluyor.
Ah kitap, ah gazete, insanlık seni çok arayacak da bu bağımlılıktan yakasını kurtara bilirse. Olsun, biz yılmadan yıkılmadan internet üzerinden de olsa gazete çıkarmaya, köşe yazmaya devam edeceğiz. Elbet gün gelir kıymetimiz anlaşılır. Anlamayan da kendi bilir.
Haydi kalın sağlıcakla, selam ve dua ile….
