Aralık 2019’da ilk Çin de görülen ve Ocak 2020’den itibaren hızla bütün dünyaya yayılan Corona virüsü can almaya devam ederken konunun uzmanı olmayan kişiler tarafından da bolca açıklama geliyor.
Bunun biyolojik savaş olduğunu iddia edenlerin olduğu kadar ilahi bir ceza olarak görenler de azımsanmayacak sayıdalar.
Gerekçe ne olursa olsun ortada bir trajedi var ve binlerce insanın hayatına mal oldu ve olmaya da devam ediyor. Bu tür konularda bari uzman kişiler konuşsun, panik havası oluşturulmasın.
Corona virüsü dünya tarihinin ilk salgın hastalığı olmadığı gibi ilk Corona virüsü de değil üstelik. Covid-19 isminin verilmesi Corona virüs ailesinin değişik bir türü olması komplo teorilerinin de ana sebebi.
Akciğerlere bağlı solunum yetmezliği olarak adlandırılan Corona ilk defa 1960 da görülmüş, o günden bugüne 5 tane de üyesi tespit edilmiş. Bu tanımlamalardan 1995’de vefat eden rahmetli babama konan pnömani teşhis de Corona virüs ailesinden gelen bir hastalık olduğu anlaşılıyor.
Aslına bakarsın soluduğumuz hava da milyonlarca virüsün uçuştuğu bir gerçek. Geceleri havanın açık olduğu bir günde sokak lambasının ışığının dağıldığı hüzmelere bakarsanız bunları görmeniz mümkün.
Hepsi Corona mı? Tabi ki hayır ama havada uçuşan her bir tozun mikrop taşıdığı da bir gerçek. Sabah akşam da bu havayı soluyoruz. Ne zaman ki zayıf bir bedene ilişti o zaman hastalık olarak beliriyor.
Kısaca yaşadığımız hayatta virüslerle tanışmamız bu. Gelelim komplo teorilerine.
Derin Amerika’nın Pentegon da ürettiği ve Çin’e karşı kullanılan biyolojik savaş olduğu iddiası. İhtimal mi, ihtimal.
Uzun amandır ABD’nin Avrupa ve Doğu bloku ülkeleriyle gizli bir savaş yürüttüğü dile getiriliyordu. Sovyetlerin dağılmasından sonra küresel güç olarak ortada kalan ABD’nin tek başına bunu uzun süre yürütemeyeceği bellidir. Rivayet o dur ki bazı ABD şirketleri Çin’e yatırım yaptılar. Son 15-20 yıla baktığımızda bunun doğru olduğunu görebiliriz.
Dünyanın en kalabalık nüfusuna sahip Çin’in ise hedefi ABD karşıtı ülkelerle birlik olup eski İpek Baharat yolunu canlandırıp daha güçlü hale gelmek. Bu denklem de Avrupa ülkelerinin pozisyonlarını burada yazmaya kalksak yer ve zaman yetmez. Ama Corona virüsünün kısa hikayesi böyle malum teoriye göre.
Çin’i hedef ülke ilan eden diğer bir görüş ise Müslümanlar. Onlar da Corona virüsünün ilahi bir ceza olarak Çin’e gönderildiğini iddia diyorlar. Malum Çin Doğu Türkistan’da Müslümanlara zulüm ediyor. Sadece Müslümanlara değil ki başta köpek olmak üzere bir çok canlıya işkence uyguluyor. Bu tür iddialar da ihtimal dahilinde olmasına karşın ben çok da ciddiye almıyorum.
Mahalledeki Müslüman komşusuyla anlaşamayanlar küresel ölçekte ucuz Müslümancılık oynuyorlar. Eğer bugün ilahi bir ceza gündeme gelecek olursa buna ilk maruz kalacakların yine Müslümanlar olması gerekir. Zira bugün İslam coğrafyasındaki zülüm Çin’i solda sıfır bırakır. Müslümanlar dinlerinin kendilerine emrettiği sorumlulukta çok gevşek davranmasına mukabil başka inançlara suç isnat etmekte üstlerine yok. Kimse kusura bakmasın dini camiye hapsederseniz böyle başkalarının kurduğu oyunların figüranı olursunuz.
Ya gördünüz mü dostlar küçücük bir virüs nelere kadir. Daha yazamadıklarımız yazdıklarımızın neredeyse bin katı. Boşuna demedik sen neymişsin be virüs diye. Dünya da her gün açlıktan 25 bin insan ölüyormuş kimin umurunda? Açlığın Corona virüs gibi herkesin kapısını çalma ihtimali yok ki!
Bu arada bendeniz de neredeyse iki aydır kendimi iyi hissetmiyorum. Yazıların gecikmesi bundan. Endişeye gerek yok Corona değil, halsizliğe bağlı tembellik.
Haydi kalın sağlıcakla selam ve dua ile….
