Arap baharı rüzgarlarının estiği günler de bir şiirimde Türk baharına kapı açıyorlar demiştim. 15 Temmuz darbe girişimini böyle görüyorum. Peki ne olacak ?
İpleri ABD ve İsrail’in elinde olan kukla Kardinal’in bu kalkışması aziz milletimizin basireti, azim ve kararlılığı ile her ne kadar yatıştırılmış ise de son bulmuş olabileceğine inanmıyorum. Bu yüzden son bir ay içerisinde gösterilen kararlılığın belki bir tık daha fazlası ile artarak devam ettirilmesi gerekmektedir. Avrupa ve Asya medeniyetlerinin eşiği durumundaki vatanımızın paha biçilmez jeolojik özelliğinin yanı sıra, mensubu olmaktan her zaman şeref duyduğum bu milletin düşmanı kıyamete kadar devam edecektir.
Zaman zaman ırkçı bir söylemmiş gibi görülse de yine ifade etmekten çekinmeyeceğim; 'Müslüman Türk’ün dostu Müslüman Türk’tür yine'
Eksiğimiz nedir?
Her şeyden önce, Hoca Ahmet Yesevi’nin deyimi ile dinin insanoğlu için bir seçim, ırkının da kader olduğu çocuklarımıza öğretilmelidir. Hatta bu eğitim ana okulu sıralarından itibaren ilk öğretimi kapsayacak şekilde mecburi olarak verilmelidir. Kulaktan duyma, dogmatik, felsefi yada tasavvufi hikayeler ile değil, bizzat Kur’an-ı Hakim’in doğru mealinin okutulması ile çocuğun dini şekillenmelidir. Zira Kur’an’ı anlamayan bir insanın yeri, sahilde kumsala inşa edilen, sağlam zemini olmayan bir inşaata benzer. Kayması, iç edilmesi çok kolay ve kaçınılmazdır. Peki ırkının öğretilmesinin anlamı ne olacaktır? A gözümün nuru her zaman sohbet arasında demiyor muyuz İslam’ın sancaktarı Türk Milletidir diye. Bunu söylerken gururun okşanıyor da, Türklüğünü araştırmayı neden ırkçılık diye algılıyorsun? Nedir bu tezatlık.
Milliyetini de öğrensin ki, imanı çelik bir kafesle çevrilsin, zarar görmesin gençliğimin. Gençlik ne kadar sağlam ise vatan o kadar payidar olacaktır. Bırakın kendinizi zaman içerisinde oluşmuş bir toplumun torunu olarak görmeyi. Korkmadan diyebilin; 'Ne mutlu Türk’üm diyene' diye…
Zararını görmediğiniz gibi faydasını göreceksiniz. Ayaklarınız yere basacaktır. Güven gelecektir.
Benden söylemesi…
