Böyle absürt soru mu olur demeyin Ramazan da her şey olur. Sahi niye böyle olur ben de bilmiyorum ama Ramazan da bütün ekranlar bilir kişi hocalarla dolup taşar ve tür sorular sorulur. E onlara soruluyorsa biz niye sormayalım böyle bir soruyu. Elbet cevabını bilen biri vardır. Cehaletle suçlamayın fakire-fukaraya, yoksula-düşküne, kimsesize- miskinlere verildiğini bizde biliyoruz. Da bunlar nasıl tespit edilir, kimler hangi parayı nasıl bunlara ulaştırıyor, hangi elleriyle veriyor kimler görüyor, kimler biliyor ben bunları merak ediyorum.
90’lı yılların başı, Yarımca/Körfez de ehliyet alacağım. Kursun doktoru aynı zaman da sağlık ocağının da doktoru ve beni çok iyi tanıyor. Bana sağlık raporu verecek işitme engelimi de biliyor ya. Seni muayene edeceğim diyor ama hiçbir tarafıma bakmadan kapıya yönlendiriyor. Hocam biliyorsunuz gerek var mı diyorum. Olsun diyor, yapmak zorundayım diyor. Arkam dönük kapının önündeyim o da sürekli bana bir şeyler söylüyor ya da ben öyle tahmin ediyorum. Sonrası da bu şekilde zor diyor. Çözüm ne diyorum, ben diyor bir camii yaptırıyorum, oraya yardım edersen raporu veririm diyor. 600 lira maaşım var benden 150 lira camiye yardım istiyor. Başkalarına da başka binalar yaptırıyor zannederim. O kadar parayı veremeyeceğimi söyledim, 50 liraya kadar düştü. Sonra ne oldu biliyor musunuz muayene hanesinde kendini intihar etti. Allah yardımları karşılıksız bırakmadı.
Osman Yılmaz Mahallesi'nde ilk kirada oturduğum ev sahibi. Herkes 20 lira 30 lira kira artışı yaparken bizimki 50 lira 100 lira artırıyor her sene. Dayanamadım artık dedim ki ya bütün ev sahipleri şu kadar artırıyor el insaf. Ne dese beğenirsiniz, fakir öğrenci okutuyormuş da diğerlerindekinde fazla olan kısmı oraya kullanıyormuş. Üstelik siyasi parti yöneticisi. Yani milletin sorunlarına çözüm bulmada mahir insanların iş kotardığı yerler. Hani bekliyoruz bu yardımların karşılığı nasıl çıkacak diye. Acelemiz yok bugün olmazsa yarın, yarın da olmazsa artık ahirette arayın.
Bunlar kişisel bazda özel yardım severler. Bir de kurumsallaşmış tüzel ve resmi yardım sever kuruluşlarımız var. Bunlar da hayırda yarışıyorlar hiç şüphesiz. Lakin biz de çözüm odaklı düşündüğümüz için görsellerimize bakıyoruz ne kadar iyileşme var diye. Bestsellere bakarsak onlardan çok var. Bu hayırseverlerimizden birisi ta okyanus ötesine kadar bağıra bağıra gitti 'kimse yok mu' diye. Garibanlar da boğazından kursağından geçeni hayır diyemedi hayır diye verdi bunlara. Aradan yıllar geçti ne bunlar doydu ne fakirlik azaldı. Üstelik yetmedi diğer hayırsever deniz fenerinin üstüne ağ atıp onların kanalıyla giden yardımları da cukkalamak istediler. Aslanım uğur korkudan soluğu hanım programlarında aldı. Deniz feneri yerinde duruyor, hiçbir şey olmadı. Bir de dimdik ayakta duran IHH var. Birileri fitne fesat çıkarmazsa şimdilik bunlar emin adımlarla yollarına devam ediyorlar. Durduk yerde niye kaşıdık bu yarayı, hem de mübarek günlerde. Yazar kardeşim hem sosyal medyadan hem köşesinden feveran ediyor hayırseverlere, niye yardım etmiyorsunuz, niye fitrelerinizi, zekâtlarınızı vermiyorsunuz diye. Ben cevap vereyim kardeşim. Hayırsever hayırsevere yardım etmez. Yardım edenler de Allah’ın 'boğazlarınızdan rızık olarak geçenlerden Allah yolunda infak edin' emrine teslim olmuş bir avuç garibandı. Küresel yardımseverler bunların elinde avcunda bir şey bırakmadı ki versinler. Başına bir şey gelmediyse öğrenci okutan hayırsevere bir sor bakalım, ne yapmış hayır paralarını?
Haydi kalın sağlıcakla, selam ve dua ile...