Hasan KAMİLOĞLU

Tarih: 25.01.2017 09:08

Okuyalım ve üretelim

Facebook Twitter Linked-in

       
Sevgili okurlarım, bugün yine çok önemli bir konu üzerinde konuşacağız. Hep söyleniyoruz ülkemiz adına sorun nerede, bize ne lazım, ne yapmalıyız, çözüm nedir ve nerededir, diye. Tek cümle ile en sağlam çözüm eğitim sistemimizi tam olarak millileştirip, bilime ve kabiliyete dayalı bir sistem geliştirmektir. Ama bizim bunları beklemeden öncelikle hep birlikte sağlam alışkanlıklar da edinmemiz lazım. Bu anlamda gençliğe, sana, bana, hepimize sesleniyorum. Sen o bilgisayar ekranından gözünü hiç ayırmayan arkadaş, playstation başından kalkmayan arkadaşım, sosyal paylaşım siteleriyle yaşayan vatandaşım, sabahlara kadar devasa ekranların önünde sabahlayan genç kardeşim, bu zamana kadar ne elde ettik, hangi fethi gerçekleştirdik, kendimize ya da ülkemize ne kazandırdık? Yüce yaratıcımızın ilk emri 'Oku' kavramı. Oku; çünkü okuyarak gelişir zihinler, düşünür beyinler ve kalkınır ülkeler. Hele biz tarihinde tertemiz, pırıl pırıl bir medeniyeti olan, dünyaya hükmetmiş bir milletin evlatları, bu ülkenin sizin okumanıza, bilginize ve üretmenize ihtiyacı var. 
       
Düşünün boşa geçirdiğimiz zamanın çok daha azını verimli kullanarak belki de oynadığınız o oyunların daha iyisini yazabilir, bir icat yapabilir veya bugün ülkemiz aleyhine spekülasyon ortamı olarak kullanılan sosyal paylaşım sitelerine bir alternatif tasarlayabilir ve bugün programlarını kullanarak zengin ettiğiniz insanlardan daha fazla kazanarak, hem kendinizi hem de memleketi kalkındırabilirsiniz. Hayal değil bu; başkalarının, önümüze koyarak bizi meşgul ettiği şeylere ayırdığımız zamanı bilgiye ayırarak olumlu ve verimli kullanın. Siz o kahvehane köşelerinde taş döşeyerek yada ganyan bayilerinin önünde hayali atlarını koşturarak yaşayan beyler, kendi vaktinizin katili olmayın. Bu ülkenin okuyan, çalışan ve üreten insanlara ihtiyacı var, ayağa kalkın, harekete geçelim okuyalım, öğrenelim ve bu ülke için bir şeyler üretelim.         
        
Bakınız öncesinde gerek fiili, gerekse psikolojik saldırı olarak başlamış olan ülkemize diz çöktürme çalışmaları, başaramadıklarında, karşımıza 15 Temmuz kalkışması gibi daha geniş çaplı bir saldırı ile çıktı. Bize diz çöktüremedikçe çıldırıyorlar ve her seferinde daha farklı oyunlarla geliyorlar. Bugün bizi bazı yaptırımlarla tehdit eden batılılar eğer gerçekten kendilerine güvenseler zaten baskılarını yaptırıma da dönüştürürler, şüpheniz olmasın. Madem her şeyi ile kendi kendine yetebilecek olan ülkeyiz; öyleyse bu potansiyeli sadece tüketici olarak değil, üretici bir kimlikle ortaya koymalıyız. Örneğin sadece bina yapan değil, o binanın yapımında kullanılan bütün kaynakları üretebilecek bilgiyi edinen ve bunu da faaliyet alanına döken bir ülke olmalıyız. Ancak böyle kalkınırız.  
        
Halife Hz. Ömer, yol kenarında boş duran birine selam vermekten imtina etmiş, dönüşte ise bir işle meşgul olduğunu gördüğü aynı adama selam vererek, çalışmayan insanı, gerek bedensel gerekse fikirsel olarak çalışan gayret eden üreten insan olmaya teşvik etmiştir. Hz. Peygamber, "İlim Çin'de olsa bile gidin öğrenin" diyebilecek kadar bizi ilim öğrenmenin, okumanın, öğrenmenin, bilginin peşinden koşmaya teşvik ediyor. Yüce Allah, "Hiç bilenlerle, bilmeyenler bir olur mu" diyerek gerek bireysel dünyamızda gerekse ülke olarak bir nevi büyümenin, kalkınmanın ve bir medeniyet tasavvurunun da bilgiyle olduğunu bize işaret etmiş, aksi halde ilmin peşinden koşmayanların asla ilmin peşinden koşanlarla aynı olmadığını da ortaya koymuştur. Bilgi kazanımında da ölçüyü Allah resulü, "İki günü eşit olan aldanmıştır" şeklinde ifade ederek her gün bir adım ileriyi hedef göstermiştir.
Sevgili gençler, orta yaşlılar, kendini yaşlı hissedenler, ümitvar olalım, bu işler, bu sorumluluklar bize bakıyor elbet ve biz yazıyoruz. 
İnşallah hep birlikte istifade etmek umuduyla görüşmek üzere.
Allah'ın selamı üzerinize olsun.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —