Ahmet DEMİRKAYA

Tarih: 18.12.2020 19:02

Oku Altaylı Oku

Facebook Twitter Linked-in

Biraz rahatsızlığım vardı yazı yazamıyordum. Bildiğiniz üzere geçen gün akşam Habertürk’deki teke tek de aşı ile ilgili programın da alakası olmamasına rağmen Suriyelilerle ilgili hezeyanlarını kustu bay Altaylı. İnternete girip biraz Altaylı hakkında araştırma yaptım. Kendisini daha önceki herzelerinden tanıyor ve kişiliğini biliyor olsam da kimliği hakkında çok bilgi sahibi değildim.

1963 Van doğumlu olan Fatih Altaylıya Agos gazetesinden çok büyük tepki var. Dedesi Hüsamettin Altaylıdan miras kalan yedi klise’nin Türkiye Ermeni Patrikhanesinin ilgili vakfına devrini talep ediyor. Nasıl bir mirassa? 

Yalçın Küçük, Murat Bardakçı ile birlikte yaptıkları bir programda ise Van’da Kürt Yahudilerinin varlığından bahsediyor. Kundir-net adlı site de ise Kürt kökenli ünlü diye bahsediliyor Altaylıdan.

Bunların hiç birisi beni ilgilendirmiyor. Anadolu’yu bize vatan yapan unsurların içinde hepsi var. Tarihin derinliklerine çok fazla girmek istemiyorum ama Altaylı gibi geçmişinden habersizlere de bunları yazmak zorundayız.

Suriye’ye en yakın ilimizin Hatay olduğunu bilmeyen yok. 1516’da Yavuz Sultan Selim burayı Fethederek Memlukluların elinden almış. Önceleri Halep’e bağlı sancak daha sonra kaza olarak yönetilmiş. Bugün aramızda her ne kadar anlaşmazlık olsa da tarih boyunca Suriye ile yakın ilişkilerimiz olmuş. Kurtuluş savaşında da binlerce Suriyeli bizimle birlikte şehit düşmüş.

Bu kısa bilgilendirmeden sonra gelelim Altaylının iddialarına. İstanbul da ne kadar Suriyeli var, Altaylı bunların ne kadarını görüp tanıdı elinde, imkan var gidip araştırsın kamuoyuyla da paylaşsın da biz de bilgilenelim. Ankara’yı da ben açıklayım da cahilliğini gidersin garibim. 

En kalabalık olarak Altındağ ilçesi Hasköy, Siteler, Ulubey ve önder tarafında bulunuyorlar. Bu saydığım yerlerin bazıları şehir merkezine uzak köy yerleşim yeleriydi. Toki ve kentsel dönüşüme girmesi planlanmış, dolayısıyla orada ikamet edenlerin çoğu oraları boşaltmış harabe gece kondular. Çoğunluğu dul ve yetimlerden oluşan Suriyeli aileler buralara yerleştirilmiş. Hem de ev sahipleri tarafından kira karşılığı. Bunların elinden Saadettin Karagöz ağabeyleri tutmuş. İş adamları ve esnafların yaptıkları yardımları Saadettin bey kayıtlarını tutarak eşit miktarda bu ailelere dağıtıyor. Hem de yazın sıcağında kışın soğuğunda binanın önünde kuyrukta bekleyerek.

Eli iş tutan meslek sahibi erkeleri ise Ulubey’in bir bölümündeki dükkanları kiralayarak iş yapıyorlar, vergi ödüyorlar. Üniversite mezunu olup diploması yanında olanlar da mesleklerini icra edebilecekleri alanlarda kendine iş kurmuş. Avukat var, doktor var, eczacı var mühendis var hepsi çalışıp kendi iaşelerini temin ediyorlar.  Hiç mesleği olmayanlar ve yaşları küçükler ise ucuz işçi olarak çalışıyorlar.

Söyleyeyim Altaylı hiç biri de burada olmaktan memnun değiller. Çoğu ülkelerindeyken varlıklı aileler. Sefil, ele güne muhtaç yaşamayı kim ister? Niye geliyorlar, gelmesinler çok farklı bir konu. Eğer fırsatım olursa onu da yazarım. Çok dramatik hikayeler de var, belki onları da yazarız bir gün.

Haydi kalın sağlıcakla, selam ve dua le…

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —