Ahmet DEMİRKAYA

Tarih: 22.10.2021 11:48

Nisyandaki İnsan

Facebook Twitter Linked-in

Nisyandaki İnsan

İns, nisyan, ünsiyet, isyan insan aynı kökten elen Arapça kelimeler. Nisyan, unutmak demektir. Beşer olarak yaratılan Adem (AS)’a insan denmesinin sebebi, Allah’ın (CC) emrini UNUTARAK cennetteki yasak olan ağaçtan yedikleri için verilmiştir. İbadetlerin ki özellikle namazın emredilmesi unutkan insana sürekli talim yaptırılarak unutmaması gereken değerleri hatırlatmak içindir. 

Bununla ilgili bizim dilimize yerleşmiş bir de deyim vardır. Hafızayı beşer nisyan ile melüldür. Akıl unuttuğu zaman insan boyunu bükülür, üzülür. Maalesef insan dünya nimetleri ve meşgaleleri karşısında zaafa düşüp ya unutmuş ya isyana düşmüş. Öyle ki çoğu zaman “inandım iman ettim” dediği halde bunu yapmıştır. Son kitap Kur’an’da Rabbimiz bunu özellikle hatırlatıp inananları uyarmış, “insanlar, imtihan edilmeden sadece iman ettik! Demeleriyle bırakılacaklarını mı sandılar”. Ankebut-2. Nisa 136 da “ey iman edenler iman edin” gibi daha birçok ayetlerde bu uyarıları yapmış.

Mekkeli müşrikler de Allah’a inanıyor, “biz atamız İbrahim’in hanif dini üzereyiz” diyorlardı” ve fakat putlarını Allah’a yakın olmak için de aracı olarak kullanıyorlardı. Bu yüzden şirke düşüp müşrik oluyorlardı. Unuttukları şey atamız dedikleri İbrahim (AS) Tevhit üzerineydi. Hem de babası Azer’in yaptığı putları baltasıyla kıracak kadar tek olan Allah’a iman etmişti.

Yeri gelmişken şunu da hatırlatmakta fayda var! İbadetler sevap kazanma mekanizmaları değildir. Eğer öyle olsaydı tarihten günümüze kadar çeşitli din adı altında birçok çeşit ibadetler yapıldı, yapılıyor ve yapılmaya devam ediliyor. Kur’an’ın indirildiği dönemde de yapılıyordu. Ancak ne var ki Kur’an ibadetler konusunda çok önemli uyarıları da yapıyordu. Zira kendisinden önceki dinler de ibadet tanrıya ulaşmak için yapılıyordu. Oysa Allah (CC) “biz kullarımıza şah damarından daha yakınız” diyordu. Kaf-16

Peki nedir ibadetlerin emredilmesindeki amaç?

“ Sen elbette büyük ahlak sahibisin” Kalem süresi 4 ncü ayetinden de anlaşılacağı üzere Allah Resulünü ahlakıyla övmüş, yaratılış kodlarına uyarak fıtratını bozmadığını söylemiş. Aişe validemiz “onun ahlakı Kur’an’dı” diyerek peygamber olduktan sonraki kaynağına dikkat çekmiş. Dile kolay 40 yıl ahlakını bozmadan fıtrat üzere yaşamış ama peygamberlikten sonra ahlakını güçlendirmek için kitap gönderilmiş.

Bu anlamda iki tane Mekki süre vardır ki “Müzemmil” ve Müdessir” peygambere kitaptaki görevi hatırlatılarak, “ey peygamberlik örtüsüne bürünen, sorumluluk üstelenen kalk ve uyarıcı görevini yap” emri veriliyor. “gecenin yarısında, ondan biraz eksilterek kalk Kur’an’ı ağır ağır oku”.  Anlayarak oku ve ümmetine anlat, onları uyar.  Yani sevap kazanmak istiyorsan Kur’an oku demiyor. Zaten ahlak üzere olan peygamberine daha fazla sorumluluk yükleyeceğini haber vererek kendisini buna hazırlamasını istiyor. Bunun için de kuvvetli bir ahlaki karaktere ulaşması gerektiğine vurgu yapılıyor. 

Zamanımızın Müslümanları bu anlamda garip ve mahzunlar. Elemteradan aşağısını ezberle, kıl namazını kurtul diyorlar onlar da öyle yapıyor. Sanki Allah’ın bizim kıldığımız namaza ihtiyacı var. Kıldığımız namazlarla Allah’ı haşa onore edeceğiz de o da bizi affedecek, kurtulacağız? Arada bir de kandillerde ki özellikle Berat kandilinde bir senelik affı da kaptın mı bir sene daha özgürsün, istediğini yap. Bu mudur Allah’ın emrettiği din, tamamladım dediği İslam nuru? 

Yapmayın, etmeyin Allah aşkına ayıptır, günahtır insanlığa bunu yapmayın. Evet herkes Kur’an’ı ALLAH Resulü gibi anlayamaya bilir ama Allah Resulünün anladığını anlatın kafi. Toplumsal ahlakı inşa edin dine en büyük katkıyı yapmış olursunuz. İnsanlığı fıtratıyla, Kur’an’la buluşturun en büyük sevapları kazanırsınız. Rabbimizin de istediği bu zaten, fıtrat üzere verdiğimiz sözü unutmadan yaşanması. 

Haydi kalın sağlıcakla, selam ve dua ile….

 

Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —