Bedrettin Naim ARSLAN

Tarih: 03.05.2017 00:12

Nereye Gidiyoruz ?...

Facebook Twitter Linked-in

Esasen Osmanlı öncesi Türk örf adetleri olup, yakın Osmanlı dönemine ait bilginin fazlalığı nedeniyle Osmanlı adetleri olarak bilinen adetlerimiz vardır. Günümüzde bir çoğu uygulanmayan, uygulansa da sebebi hikmeti  çoğu kez bilinmeyen hareketlerdir bunlar.  Birkaç tanesini hatırlatmak açısından not düşmek istiyorum :

Ailece misafirliğe gidildiği vakit evin hanımı merdiveni önden çıkar, erkek arkadan giderdi. İki sebepten dolayı.
Birincisi giyim şekli itibariyle erkeklerin vücut hatlarının daha alt basamaklarda gelenler tarafından görülmemesi, ikincisi ise şayet hanımefendi düşerse erkek arkadan tutsun diye. Merdiven inerken tersi uygulanır, aynı sebeple bu defa erkek önden inerdi.

Evlerin dış kapılarında iki adet tokmak bulunurdu.

Tokmakları aynı şekilde olmakla birlikte biri diğerinden gözle görülür derecede ince olurdu.  Kadın gelirse ince tokmağı, erkek gelirse kalın tokmağı kullanırlardı ki, evin içinde bulunan hanımefendi ona göre tedbirli davransın.

Pencerelerde çiçekler konuşurdu.

Bir evin penceresinde şayet sarı bir çiçek varsa hasta olduğu anlamına gelirdi. Ne seyyar satıcı, nede çocuklar bu çiçeği gördüklerinde bağırarak konuşmaz, hastayı rahatsız etmezlerdi. Kırmızı çiçek o evde bekar kızın olduğu anlamına gelirdi ki, özellikle bu nedenle küfürlü konuşmalar kesinlikle yapılmazdı. Gerçi o günün küfür denilen kelimeleri günümüzde argo olarak nitelendirilen, günlük konuşmalarımızda kullandığımız kelimelerden ibarettir.

Kahvenin dili.
Misafire ilk geldiğinde mutlaka bir fincan kahve ile yanında bir bardak su ikram edilirdi. Misafir kahveyi alırsa tok, suyu alırsa aç anlamına gelirdi ki ev sahibi buna göre sormadan yemek servisini yapardı.

Çocuklar arife çiçeğidir.

Bayramlardan birkaç gün önce alınan bayramlıklar çocuklar tarafından arife günü giyilirdi. Bu sebeple sevinen bu çocuklara arife çiçekleri denilirdi.
Birbirlerini tanımazlardı 

Zengin insanlar zaman zaman ve özellikle ramazanın son günlerinde kendi mıntıkalarındaki bakkallara gider zimmem (veresiye) defterlerini isterlerdi.  Defterin ilk, orta ve son sayfalarından birer tanesini açar, hesabı toplatır öderlerdi. Ne ödeyen kimin hesabını ödediğine dair, nede hesabı ödenen kişi ödeyene dair hiçbir bilgiye sahip olmaz, bir birlerini tanımazlardı.

Pantolon kişinin kimliği gibiydi.

Namazını kılan kişiler genellikle cemaate dahil olmuş, ekmeğini kazanan, dürüst kişilikler olarak bilinirdi. Bu yüzden kız istemeye giden damat adayının namaz kılıp kılmadığı pantolonun dizlerine bakılarak anlaşılırdı.

Ne güzel hasletler değil mi?  Günümüzde askıda ekmek yada yiyecek hareketlerini başlatan esnafımızı tebrik ediyorum bu arada. 

Medeniyeti atalarımız yüzyıllar öncesine İslam ile getirmiş.  Bu gün anlaşıldığı gibi medeniyet eşittir Avrupa değildir yani. Özümüze dönelim.

Benden söylemesi…


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —