Gündemi takip etmek, güncel konuları araştırmak, bunlardan veri elde etmek, elde edilen verileri analiz etmek, bu bilgileri harmanlayıp ahlaki, maddi ve manevi süzgeçten geçirerek toplumun istifadesine sunmak için yeri geldiğinde gece gündüz çalışmak, zor iş şu gazetecilik.Sahaya inmeden masa başında da yaparsınız bu işi. Ne var ki bu anlayışla kaliteli bir şeyler ortaya koymanız o kadar kolay olmaz.
Eh bunca işin gücün arasında ne demeye bu zorlukları göze alıyorsun?
Her şeyden önce şunu söyleyeyim kişi ne iş yaparsa yapsın severek yaptığı zaman hem o işten lezzet alır hem de o iş o kişiye zor gelmez. Bir de; her zorlukta bir rahmet olduğuna inandığınız da artık gözünüze ne gecenin üzerinize kâbus gibi çöken karanlığı gelir ne de önünüze çıkan güçlükler zor gelir.
Oturdunuz mu klavyenin başına kelimeler ilmek ilmek zihninizde cümlelere dizilmeye başlar. Şafağın pencerenizden kırılarak gelen huzmeleri gözünüzü kamaştırınca anlarsınız sabaha eriştiğinizi. Hayatın yeniden başladığının verdiği mutluluğu taşırsınız süzülen gözlerde. Eh bunca zorluğu göze almaya değer bu mutluluk. Sevdikleriniz de işin içindeyse!
Erhan Durak bey kardeşim yukarıda saydığımız özelliklerin hepsine haiz bir gazetecidir. Kendisiyle basın camiasında yaklaşık on yıldır bir dostluğumuz var. Ben uzun süre yazılarıma ara verdim fakat kendisinin sürekli takipçisi oldum. Kardeşlik hukukumuz devam ettiği için bir vesileyle Marmara Gazetesi’nde göreve başladığını söyledi. Böyle büyük bir camia da yer almasına çok sevindim tabi. Onun da benden bir ricası vardı, yazmak.
Bu teklif hastaya ilaç sunmak değil yaraya neşter vurmaktı. Zira çok hassas dönemlerden geçtiğimiz şu çetrefilli süreçte halkımızla daha çok diyalog halinde olmamız, daha çok bilgi paylaşmamız gerekiyor. Çünkü yazacak öyle çok şey var ki hepsi sorun yumağı haline gelmiş karmakarışık, aydınlanması gereken konular. Biz de bu vesileyle kaldığımız yerden devam etmek üzere vira bismillah dedik. Elimizden geldiğince ülkemizin ve Gebze’mizin sesi olmaya çalışacağız. Şimdilik bu kadar deyip hoşça kalın esen kalın.
Ahmed BEYZADE