Hasan KAMİLOĞLU

Tarih: 22.10.2017 11:04

Nasıl bir eğitim sistemi (1)

Facebook Twitter Linked-in

Sevgili arkadaşlar, eğitim sistemimizin durumu, kalbi ülke duygusu ile yanan her insanımızı rahatsız etmekte, nitelikli, gelişmeye ve gerçek anlamda icraata dayalı bir eğitim sistemimizin olmayışı yeni yapılanmaları ve progaramlamaları zaruri kılıyor. Kısa bir zaman önce Sayın Cumhurbaşkanımızın ani bir çıkışı ile Liseye geçişteki Teog sınavının kaldırılacağı ifade edildi. Açıkçası her ne kadar başlamış olan bir dönemin başında böyle bir değişime gitmek, tartışma ortamı oluşmasına sebep olmuş gibi olsa da, açıkçası bu işi dert edinenlerden olarak ben köklü değişimlerin yapılacağını hayal ederek ümitlenenlerden biriydim. Fakat daha sonra Cumhurbaşkanımızın haliyle sistemdeki düzenlemeler için topu Meb’e bıraktı. Fakat Meb tarafına baktığımızda ise ufukta gözüken şey, gitti test, geldi açık uçlu sisteminden başka Meb tarafından şu ana kadar hayalini kurduğumuz bize o dünya çağında çok yönlü ve milli bir eğitim sisteminin kurgulandığı bir görüntü çizilebilmiş değil. Oysa öğrendiğimize göre son yıllarda sürekli eğitim sistemini değiştirmeye yönelik ifadeler kullanan ve gerçekten milli bir eğitim sistemi isteğini dile getiren Cumhurbaşkanımızın, özellikle Liselere geçişle ilgili değişiklik talimatını yedi-sekiz ay önce yani geçen yıl ortalarında verdiği ve bu yıla hazır hale getirilmesini istediği de konuşuluyor. Bu açıdan baktığımızda gayet zamanlıca verilmiş bu talimatı bürokrasinin neden uygulamadığı bir muamma olarak gözükmekte ve Cumhurbaşkanımızın Eğitim sezonunun açılmasına bir kala BM seyahati öncesi bu konuyu gündeme getirmesi çok önem arzetmektedir. Ve eğer madem ki bu yola çıktıysak gerçekten ne yapacaksak ve neyi yada neleri değiştireceksek ve hangi tartışmaya sebep olacaksa olsun, artık herkesin gündemini meşgul eden eğitim sisteminde çok köklü ve çok yönlü bir şekilde gerekli çalışma ve değişiklikleri yapıp ortaya koyabilmelıyız.

Peki ne yapmalıyız? Bir kere düz bir mantıkla baktığımızda bile sistem herkesi aynı kulvarda yarıştırarak hala robot yapıya sahip bireyler yetiştirmeye devam ediyor. Osmanlı mekteplerindeki örneklerinde olduğu gibi “Burada hiçbir balık uçmaya, hiçbir kuş yüzmeye zorlanamaz” düsturu ile öncelikle belirlenecek herkese lazım olan temel eğitimden sonra, gerekli sosyal dersler destekli branş ve kabiliyet eğitimine geçilmelidir. Yani meslek liselerinin çeşitlerindirilmiş orta kısımları ve sportif alanlardaki branş okuları da eklenmelidir. Bunu gerçekleştirdiğimiz takdirde çocuklar hem sevdikleri eğitimi alacaklar hemde bir çok öğrenci için sorun olan okulu sevmeme, dersi sevmeme gibi problemler minimize edilmekten de öte tamamen ortadan kalkacak, artık mutlu öğrenci tablosunu da ortaya çıkarmış olacağız. Herkesi aynı kulvarda yarıştırmak zaten varlığın fıtratına da aykırıdır.

Diğer bir perspekteftiften baktığımızda ise Dev medeniyetinize giden yolu, küçük taşlarınızı döşeyerek oluşturabilirsiniz. Örneğin Onuç, ondört yaşından itibaren alanında iyi bir eğitim almış olan öğrencimiz, 18-20’li yaşlara geldiğinde üniversiteye başlamadan önce ciddi bir kazanım elde etmiş olacağı için en iyi edebiyatçıları, fizikçileri, matematikçileri genç yaşta yetiştirmeye başlamış olacağız. Oysa günümüz eğitim sistemimiz 18-20 yaşına kadar okulda tuttuğumuz; fakat aslında hiçbir mesleğin ve alanın hiçbir dalından habersiz yetiştirdiğimiz! gençler ortaya çıkıyor. Bununla birlikte Üniversiteleri ise bağımsız ve sorumsuz olmaktan çıkartıp ilkokuldan itibaren başlayan eğitim sisteminin bir parçası olarak kabul edip akabinde ise yine bir başka kapıyı daha kırarak özellikle teknik bölümlerini sanayiye entegre ederek, yetişmiş ve ihtisaslaşmış insan modeli ortaya çıkarmalıyız. Bu durumda tıpkı eğitimde kendini kabullendirmiş ülkelerde olduğu gibi çok genç bilim insanları çıkarmanız mümkün olacaktır ve aslında dahileri ortaya çıkartan şeyin de sizin sisteminizin olduğunun farkına varacaksınız. Oysa mevcut sistemde neredeyse askerlik çağına gelmiş bir öğrenci bırakın dâhi olmayı alanında otorite olmayı, hala ileride seçeceği mesleği ve ne olacağını bile bilmemekte ve onun için en büyük hayalin neredeyse sadece üniversite sınavını kazanmak gibi kısır bir hayal olduğunun farkındasınızdır.

Sevgili arkadaşlar, sizi daha fazla yormayayım; Şimdilik yine sağlıcakla kalın, nasipse yazıya gelecek yazımızda devam edelim inşallah. Allaha emanet olun.

 

 

Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —