Ahmet DEMİRKAYA

Tarih: 11.05.2017 11:54

Medya savaşları

Facebook Twitter Linked-in

İnternetin yaygın olmadığı 90’lı yıllarda siyaseti dizayn görevini üstlenen medya dördüncü kuvvet olarak adlandırılıyordu. O dönemlerdeki medya savaşlarını herkes takip edebiliyor muydu bilemiyorum ancak ne var ki gazete tirajları bir hayli yüksekti veya öyle gösteriliyordu. Gazete alanların çoğu da zaten tencere tava veya beyaz eşyaya kadar vardırılan promosyonlar için gazete alıyordu. İnternetin çok yaygınlaştığı günümüzde basılı yayın neredeyse hiç satılmıyor desek yeridir. Zira artık herkes haberleri cep telefonlarından veya bilgisayarlarından takip etmeye başladı. Medya dördüncü kuvvet mi, bana kalırsa ikinci, üçüncü sıraya terfi etti.

Basılı gazetenin yerine internet gazeteciliği artmış olmasına rağmen asıl fırtınanın koptuğu yer sosyal medya diye adlandırılan tweteer, facebook gibi paylaşım siteleri oldu. Bu siteleri de maalesef başta siyasiler olmak üzere yazar-çizer- okur hepsi bu platformda buluştular. İşte bu yüzden üçüncü, ikinci sıraya terfi ettiğini düşünmekteyiz. Bu paylaşım siteleri internet gazeteciliğinden bile daha aktif hale geldi. Her ne kadar bilişim suçları kapsamında inceleniyor olsa dahi sanki atışın serbest olduğu bir platform gibi herkes fikirlerini özgürce beyan ediyor olması sosyal paylaşım sitelerini daha popüler hale getirdiği de bir gerçek.

Ne var ki demokrasi ve özgürlük bu denli pervasızca mı olmalı? Uzun süre takip ettiğim isimler var bu paylaşım sitelerinde. Bunların çoğu da yine günlük siyasi gazetelerde veya internet gazetelerinde köşe yazan isimler. Adamı ilgiyle takip ediyorsunuz bir hayli güzel şeyler yazıyor. Bir süre sonra bakıyorsunuz takip ettiğiniz başka birine ver yansın edip saydırıyor. Saydırılan adam bir mühlet buna sessiz kalıyor, daha sonra bu da takip ettiğiniz başka birine saldırıyor. O ona, o ona derken takip ettiğiniz kişileri tanıyamaz hale geliyorsunuz. Tabi sizler de şaşkınlık içindesiniz. Sanırsınız ki bırakılsalar bir birlerini bir kaşık suda boğacaklar. İşin garip tarafı da bunların çoğu reiscilik oynayan kesimler, ortak düşmanları da fetö. Bu nedir Allah aşkına, neyi paylaşamıyorsunuz? Bu tavırlarınızla reis dediğiniz kişiye faydalı olduğunuzu mu sanıyorsunuz? Veya şöyle mi soralım soruyu, siz bir birinizle uğraşırken iddia ettiğiniz fetönün uyuyan hücrelerine malzeme mi üretiyorsunuz? Ya da şöyle mi olmalıydı soru, fetöden boşalan yerlere birilerini mi getirmeye çalışıyorsunuz? Neyse biz bunları kendi hallerine bırakıp kendi işimizi yapalım. Gazetecilik büyük sorumluluk, bizler sorumluluğumuzun bilinciyle vatandaşları bilgilendirme işine devam edelim.

Haydi kalın sağlıcakla, selam ve dua ile….


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —