Ahmet DEMİRKAYA

Tarih: 30.03.2016 11:04

Masumiyet kazanmadıkça

Facebook Twitter Linked-in

70'li yılların eylem ve aksiyon gençliği, 90'lı yıllarda sadece pasif fikir üreten yaşa geldikleri için 'eski tüfek solcu' diye anılırlardı. Biraz geçte olsa aynı duruma düşmüş olan bazı MHP'li arkadaşları da ben bugünlerde 'eski tüfek ülkücü' diye anacağım. Sebebi de geçmişte kavgalı olan bu iki grubun günümüzde asıl davalarının özünden kopmuş başka mecralarda akıyor olmaları. Samimi ve içten ülkücü arkadaşlarımı bu benzetmeden tenzih ederim, lütfen onlar üzerine alınmasın. Aslında bu grubun içine hedefinden sapmış milli görüşçü arkadaşlarımı da dahil etmek lazım. Lütfen onlarda samimi olanlarda bu yazıdan alınmasınlar. Bilakis geçmişteki eylemlerini ve söylemlerini gözden geçirip geldikleri noktaya bir baksınlar, kendileri de gösterileni değil görmesi gerekenleri göreceklerdir. 

İşin garip tarafı geçmişte farklı kulvarlarda mücadele eden bu grupların bugün Erdoğan düşmanlığında birleşmiş olmaları ve ağız birliği yapmış gibi Erdoğan’a karşı aynı dili kullanmaları. Eski tüfek MHP’li bir arkadaşım diyor ki; ülke tarihin de hiçbir dönemde bugünkü bölündüğü kadar bölünüp kamplara ayrılmadı. El insaf, bire vicdan. Bunu iddia eden arkadaşla aynı yaşlardayız ve 70’li, 80’li, 90’lı yılları birlikte yaşadık. 90’lı yıllarda doğan günümüz gençliğini buna inandırırsınız da bizi nasıl ikna edeceksiniz. Hem nasıl bir bölünme ki geçmişte kavgalı iki gurup şimdi Cumhurbaşkanı'na karşı birleşiyor. Demek ki bölmemiş birleştirmiş. Asıl can alıcı soru ise, Erdoğan’ın içinden çıktığı parti ve yıllarca birlikte hareket ettikleri cemaat niye aynı kini besliyor veya yıllarca birlikte hareket ettikleri paraleli nasıl fark etmediler sorusu?
Ben AK Parti sözcüsü veya Erdoğan savunucusu değilim. Ne var ki bir gazeteci olarak gördüğüm tespitleri de okuyucuyla paylaşmak durumundayım. İşimizin bir parçası da toplumsal olayları analiz edip anlaşılmıyor gibi görünen olayları anlaşılır bir dille topluma aktarmak. Evet yıllarca birlikte hareket ettiler. Belki de paralel olduğunu bile bile bir süre devam ettiler. Çünkü onların bildiğini bilmeyen ve fakat onları samimi bulup dini duygularıyla onlara bağlı olan insanlar vardı. Hukuk da bir kaide vardır, kişi suçu ispat edilene kadar sanıktır, suçlu değildir. Suçun tespiti kadar olgunlaşması, somutlaşması ve ispat edilmesi de cezayı müeyyide uygulanabilmesi için önemli unsurlardır. Bir diğer ölçü geçmişteki eylemler ve söylemlerin bugünkü yansımalarına bakmak lazım. Sayın Erdoğan’ı benim gibi herkes İstanbul belediye başkanlığından tanır. O gün ne ise bugün de aynı Erdoğan. Ama onu suçlama yarışına girenlerin takındıkları tavırlara bakın hepsi seki eylemlerinden ve söylemlerinden fersah fersah uzaktalar. Üstelik neredeyse geçmişte düşman ilan ettikleri yabancı ülkelerle bile Erdoğan’ı devirebilmek için iş birliği yapacak kadar savundukları fikirleri rafa kaldırıyorlar. Peki bunları millet görmüyor mu sanıyorsunuz. Elbette ki millet bunları görüyor ve millet olaya siyasi gözle bakmıyor. Onun için bütün engellemelere rağmen, bütün algı operasyonlarına rağmen, bir sürü hile hurdaya rağmen millet Erdoğan diyor ve her geçen gün bu sayı artıyor. İnanmak başarmanın yarısıdır, inanıyorsanız kazanacak olan sizlersiniz. 
Haydi kalın sağlıcakla, selam ve dua ile...


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —