Ahmet DEMİRKAYA

Tarih: 27.08.2015 11:22

Kültür mü Milli Eğitim mi?

Facebook Twitter Linked-in

Başlığını atıp yoğun gündemden dolayı uzun süredir beklettiğim bu yazıyı yazmak artık şart oldu.

Öyle ya!

Başta siyasiler olmak üzere toplumun hiçbir kesiminde aklı selimle düşünüp, uzlaşıp birlikte yaşamanın şartlarını arayan kalmadığı gibi mevcut şartlarında artık bir bir yok olduğunu görüyoruz. Ne acıdır ki Türkçe diye ortak konuştuğumuz bir dilimiz var ve fakat bu dille ortak üretip ortak kullanabileceğimiz bir kültürümüz yok. Bölgemizdeki eğitimcilerin ve Ankara’daki eğitimi yönetenlerin üzerinde hassasiyetle durup çözüm üretmeleri gereken bir konu.

Cumhuriyet kurulduğundan beri eğitim milli olarak kabul edilmiş ve anılmış. Fakat eğitimin içeriğine bakıldığında Milli olan fazla bir şey göremezsiniz. Öyle ki yabancı dil öğretimi ilköğretimlerin ikinci sınıfına kadar inmiş. Birçok üniversitemiz İngilizce hazırlık okutarak başlatıyor ki olması gereken de o. Akademik yayınların hepsi İngilizce. Elektronik ve bilişim ürünlerinin hemen hemen hepsi yabancı. Evlerimizde iş yerlerimiz de kısaca günlük hayatımız da kullandığımız birçok araç gereçlerin de hepsi yabancı ama eğitimimiz Milli. Kaldı ki kendimiz yeni bir şey üretip bütün dünyaya pazarladığımız da sadece içeride kendimiz kullandığımız da milli olur dışarı çıktığı andan itibaren uluslararası hüviyet kazanır.

Gelelim kültüre, bizim kanaatimizce kültürümüz milli olmalı ve sadece bize ait orijinal kullanılabilir olmalı. Mesela güzel Türkçemiz dil bakımından zenginleştirilip kültür üretebileceğimiz formata getirilmeli. Sahi Türk Dil Kurumu ne işe yarar? Otobüse “otur kaçtı götür geç” deyince millet otobüsü kullanmaktan vaz mı geçiyor? Ya da “fax (faks)’ı kaç kişi “belge geçer” olarak kullanıyor? Birçok kelime dilimize yerleşmiş şekliyle kullanılıyor, herkes de adı gibi anlıyor. Bu baskın kültür den kurtulmak için de biz diyoruz ki Kültürümüz Milli olmalı ve bize ait, gelenek, görenek ve manevi argümanlarımızla kültürümüzü yenileyip Milli Kültür Bakanlığımızla toplumumuzun inşasına katkı sunmalıyız. Sinema, tiyatro ve sanatla kültürümüz yaygınlaştırılmalı.

Herkesin farklı telden çaldığı, kimsenin kimseyi anlamadığı, doğunun batıdan bağımsız, kuzeyin güneyden habersiz yaşadığı bir toplumda birlikte yaşamanın uzun soluklu olmasını temin etmek oldukça zor olsa gerek. Gelecek nesillere de bırakacak kültürel bir mirasımız olmazsa yarınlardan bir şeyler beklemekte beyhude  bir bekleyiş olur. Hiç mi kültürel faaliyet yok derseniz elbette var ama milli olsun istiyoruz.  Zira dizilerimiz, yarışma programlarımız, hatta çoğu filmlerimizin konusu bile ithal. Hadi eğitim de mecburen başka milletlerin etkisinde kalıyoruz bari kültürümüz kalmasın. Hiç mi kültürümüz yok, o da var elbet ama çoğu unutulmuş, unutulmaya yüz tutmuş, çoğu da başka kültürlerin etkisiyle asimile olmuş. Bu gün kullanıldığında bile yeni nesil tarafından yadırganır olmuş, nostalji bile olamamış. Günlük değişen siyasi atmosferde artık bunu hangi irade uygular bilemiyoruz ama tarihin derinlikleriyle bağımız gazla kopmadan acil ele alınması gereken bir konu olarak önümüzde bekliyor. Bizden söylemesi, gerisini kedileri bilir.

Selam ve dua ile hoşça kalın esen kalın….

 

 

 

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —