Ahmet DEMİRKAYA

Tarih: 05.01.2016 10:42

Karda ortaya çıkan gizli tehlike

Facebook Twitter Linked-in

Üç günlük tatil ve yoğun kar yağışıyla her ne kadar evlerden çıkamasak da çıkan vatandaşlar yaşadıkları zorlukları bizi arayarak paylaştılar. Hele bir tanesi var ki bayağı bir sinirlenmiş. Sebebi de çocuğuna ilaç almak için akşam kar yağışı altında nöbetçi eczane ararken yollarda sık sık düşme tehlikesi geçirmiş olması. Tabi kar yağmış, yerler kaygan bunlar normal şeyler diye düşüne bilirsiniz. Ama vatandaşın isyanı buna değil, yollara görme engelli vatandaşlarımız için yapılan sarı plastikten yürüme bantları. Malumunuz çocuklar bile karda kaymak için plastik naylondan malzemeler kullanıyorlar. Tabi sarı bantlar karda görülmediği için kontrollü kaymak olmuyor, bu tepe takla sırt üstü düşmek oluyor. Vatandaş da haliyle isyan ediyor. 
Valla ne yalan söyleyeyim ben de bir iki defa alış veriş için dışarı çıkmıştım ben de düşme tehlikesi atlattım. Benim yürüdüğüm yolda sarı bantlar var mıydı bilmiyorum ama benim ilk aklıma gelen her yenilik beraberinde başka sorunları da getiriyor oldu. Sobalı dönemlerimizde biz sobadan çıkan külleri yerlere dökerdik ayağımız kaymasın diye. Şimdilerde doğalgazın rahatlığını yaşıyoruz ama bu seferde yollar cam gibi kaygan. Sorunsuz bir dünya yok anlayacağınız. Ben bu konuda tek taraflı belediyeyi suçlamak istemiyorum. Zira bu uygulama 2007 de Avrupa birliği uyum yasaları çerçevesinde bütün Türkiye’de yapılan bir uygulama ve görme engelli vatandaşlarımızın ulaşılabilirliğini sağlamak için yapıldı. Belediyelerin bu malzemeyi tercihleri bir standart mıdır onu da bilmiyorum ama yine ilk aklıma gelen maliyet açısından ekonomik olduğu için kullanıldığını düşünüyorum. Alternatifler düşünülüp üretilebilir, olabilir. Bu konu da görüşleri olan varsa onları da buradan paylaşıp yardımcı olmak isteriz. Belediyeden yapılacak açıklamayı da yine buradan okuyucularımızla paylaşırız.
Ancak benim burada eleştireceğim bir konu var elbet. Kent konseyleri. Büyük umutlarla ve büyük bütçelerle yine Avrupa Birliği uyum yasaları çerçevesinde kurulan kent konseyleri maalesef bu tür konularda ciddi çalışmalar ortaya koyamadılar. Hatta gündemden düştüler kimse sormuyor sorgulamıyor ne durumda olduklarını. Oysa kent konseylerinin kuruluş amaçlarından bir tanesi de kent bilincini artırmak, yaşana bilir kentlerin kurulmasında bilgi alış verişinde bulunmak, anketler, seminerler ve konferanslar düzenleyip elde edilen verileri değerlendirdikten sonra yöneticilerle uygulanabilirliğini tartışıp en iyisini kente kazandırmak olarak tarif ediliyor. Biz bunların hiç birini görmediğimiz gibi artık kent konseyiyle ilgili ne bir haber ne bir bilgi var kamuoyunda. İbrahim Güngör döneminde ben de engelli meclisinde görev aldım ve fakat hiçbir proje göremediğim gibi getirilen hiçbir projede değerlendirilmedi. Üstelik sipariş üzerine yönetim belirlendiği için ayrılmaz zorunda kaldım. Kanaatimiz odur ki bu yapı sorgulanıp yeniden yapılandırılmalı. Daha fazla katılımcı sağlayarak işlerlik kazandırılmalı. Yaşadığı kente katkısı olmayan vatandaşın eleştirilerinden  başınızı alamazsınız yoksa.  Yaşanabilir bir kent için “haydi Gebze el ele” sloganıyla bir kampanaya başlamış olsun bizde buradan katkı sunmuş olalım. 
Haydi kalın sağlıcakla, selam ve dua ile
   

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —