Ahmet DEMİRKAYA

Tarih: 29.10.2016 09:55

Kamu personeli rejimi

Facebook Twitter Linked-in

 

Geçtiğimiz günlerde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, kamu personeli rejiminde değişiklik yaparak yeni bir sistem getireceklerini söyledi. Sayın bakanın gerekçesi de şöyle; "Memuriyete atanan kişi emekli olana kadar kendini garantide görüyor. Bu da kişinin kendini geliştirmesini engelliyor. Bu anlayışı kıracak, kamu çalışanının kendisini geliştirmeyi merkezine alacak bir sistem getirmek istiyoruz."

Sayın bakanın bu tespitleri yerinde ve doğru tespitler. Ancak ne var ki kıdem tazminatı konusunda aynı duyarlılığın gösterilmediğini müşahede ediyoruz. Kıdem tazminatı konusundaki endişeleri hem iş veren hem çalışan adına olduğunu ifade ediyor ki biz çalışanlar adına buna sıcak bakılamayacağını düşüyoruz.

Kamu personelinin kendini devlet garantisinde görüp iş verimliliğini düşürdüğü bir gerçek. Tam da bu konu hakkında bir şeyler söylemek istiyorduk ki sosyal medya da konuyla ilgili paylaşımlar da peş peşe geldi. Memur bir bayanın önündeki bilgisayar da iskambil kağıtlarıyla oyun oynarken çekilmiş fotoğrafları paylaşılarak emeklilik yaşı gelmiş bu memurların yerine gençlerin alınarak verimin artacağını savunan genç kardeşlerimiz var. Onlara dedim ki; gençler de yeni nesil oyunları oynamaya başlar bu sefer. BU tamamen zihniyet meselesi ve balığın baştan koktuğu gibi başındaki amirlerin memurları ya çalıştırmaması ya da çalıştıramamasında kaynaklanıyor. Liyakati esas almayan torpille ve  işe göre değil de işe aldığı adama göre iş icat edilen anlayışta bu durumlar kaçınılmaz. Bakanın bahsettiği ceza ve ödül sistemi zaten performansa dayalı değerlendirmeler de kullanılan bir ölçüt. Ne var ki işe endeksli değil de kişiye endeksli değerlendirmelerde amirin gözüne girdin mi ödülü de kaparsın. Esas işi yapanda amirinin gözüne giremediği için cezayı alır.

Kıdem tazminatına gelince, insanlar kendilerine ve çocuklarına iyi bir gelecek için çalışıp didinirler. Eğer çalışırken ihtiyacı olan imkanlara sahip olabilseler belki emekli olurken alacakları tazminat kendilerine yete bilir. Ne var ki, bundan 30-40 yıl önce emekli parasıyla bir ev alabiliyorken bugünkü tazminatla bırakın ev almayı mezar taşını bile zor alır. Hani diyorum ki biraz da lüks yaşayan patronlar lükslerinden fedakarlık etseler devlete de garibanların da yüzü gülse. Bırakın 150-200 bin liralık arabaları neredeyse her gün sevgili değiştirip her sene başka bir hatunla evleniyorlar. Asgari ücretliyi geçtim kamu da otuz yıl çalışıp bugün emekli olacak bir vatandaşın tazminatı en fazla 100 ila 120 bin arası. Türkiye’nin en pahalı şehri olan Gebze’ de bu paraya ev bulma şansınız var mı? Ben söyleyeyim o zaman kiralar bile bin lirayı aştı. Varın satılık evleri siz düşünün. Her zaman da söylüyorum sorunları kaynağında çözmediğiniz sürece hiçbir çözüm yaraya merhem olmayacaktır.

Haydi kalın sağlıcakla, selam ve dua ile…..


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —