Devletin dini adalet diyorlar, hukuk da adalet yoksa kadınlar öldürülmeye devam edecek demektir. Biz de burada kadınlar öldürülmesin, kadın cinayetlerine hayır diye durmadan yazı yazalım. Yok artık yazmayacağım, madem kadınlar hala öldürülmeye devam ediliyor o zaman sorun daha vahim bir noktada demektir. Temcit pilavı gibi de aynı şeyleri yazıp durmanın da bir anlamı yok.
Gebze’mizde kırmızı ışıkta bekleyen genç kadınların üzerlerine sıkılan 30 mermi vahşetin ve caniliğin geldiği boyutları yeterince anlatıyor sanırım. İki gündür de Müge Anlı da olayın detaylarını izliyorum. Gerçekten çok zor, Allah kimsenin başına vermesin, kimseyi evladıyla imtihan etmesin. Fakat benim dikkatimi çeken öldürülen kadınların annelerinin rahat tavırları. Daha ikin gün geçmiş kadınlardan birinin annesi olanları çok sakin anlatıyor. Neyse, demek ki çok soğukkanlı aileler.
Asıl can alıcı nokta öldürülen kadınların arkadaşlarının anlattıkları. Lüks hayat özentileri geleceğimizi mahvediyor kimsenin gözünü açmaya niyeti yok ki bu tür olaylar hızla yayılıyor. Dört kadın bir erkek üç kiralık arabayla gecenin ilerleyen saatlerinde yollarda, amaç ne bilinmiyor. Üstelik öldürülen kadınlardan biri boşanmış iki de çocuğu var. Ve izah etmesi güç bir birinden girift ilişkiler yumağı.
Olayların içinde olan iki kız da stüdyoda olayı anlatıp sorulara cevap veriyorlar. İş çıkışı biraz dolaşacaktık diyorlar. Verilen adresler şöyle bir dolaşılacak yerler değil. Müge Anlı adresleri tam bilmiyor olabilir ama anlatılanlara bakıldığında dolaşmaya çıkılmış izlenimi vermiyor. Savcılık soruşturmasında gerçekler ortaya çıktığında bizlerde öğreniriz herhalde.
Ben olayların toplumsal boyutundayım. Çıkarılan kanunlarla, telefonlara yüklenen butonlarla bu cinayetlerin önüne geçilemeyeceğini görmüyorlar, görmezden geliyorlar. Tek suçlu erkekler mantığıyla sorunu çözemezsiniz. Hiç kimse sormuyor, gecenin bir vakti dört kadın bir erkek ki bunlara dâhil olanlar var ayrılanlar var sizin sokaklarda ne işiniz var diye sormazlar? Medeni insanlar, gezemezler mi diye sorulur ama! Tabi ki gezerler, gezebilirler lakin sonuçlar ortada. Birilerinin katilleri aramasına, birilerinin cezalandırmasına gerek duymadan siz tedbir alsanız bunlar yaşanmaz değil mi?
Daha geçen gün Giresun da 16 yaşında bir genç kızımız daha hunharca katledildi. Olayın arka planına bakıyorsunuz anne baba ayrılmış, kız babaannenin yanında. Balık baştan kokar atasözünün teyit eder cinsten bir olay. Ebeveynler evliliğin ne kadar bilincinde, çocukların sorumluluğunu ne kadar üstlenebiliyorlar buraları sorgulayan yok. Boş boş kadın cinayetlerine hayır naraları atmakla sorun çözülmüyor hanımlar beyler.
İnsan olmanın bir sorumluluğu var, hayatın bir sorumluluğu var, ebeveyn olmanın bir sorumluluğu var, çocuk sahibi olmanın bir sorumluluğu var. Sadece para kazanıp hayatın keyfini yaşayacağım demek birçok sorumluluktan kaçmak demektir, sorumlulukların birçoğunu da başkalarının üstüne yıkmak demektir. Adil ve yaşanılabilir bir dünya istiyorsak herkes sorumluluğunun bilinciyle hareket etmek zorunda, üstlendiği sorumluluğu yerine getirmek zorunda. Ya da sorumluluğunu kabul etmeyeceği işleri yüklenmeyecek.
Zaten topal ağsak işleyen bir hukuk sistemimiz var bir de toplumsal sorumsuzluklar buna eklenince acı son kaçınılmaz oluyor. Bu gidişle hiç kimse güvende değil hiç kimsenin mal ve can emniyeti kalmayacak. Adil bir yargılamayı ve kısası hukuk sisteminde gündemimize almamız gerekiyor.
Haydi kalın sağlıcakla, selam ve dua ile…
Not: Son birkaç gündür kızımla sabahlamak zorunda kalıyorum, sağlık durumum da iyi değil. O yüzden yazıları yazmakta zorlanıyorum, hakkınızı helal edin.
