Aklın yolu birdir. Her akıl sahibi insan doğruyu yanlışı birbirinden ayırt edebilir. Mümeyyiz akıl sahibi olanlarda daha hassas ve ince düşünülmesi gereken konularda bu özelliklerini en üst seviyede kullanabilirler. Hayatın sürdürülebilirliği ve toplumsal yaşamın düzenlenmesinde ortak aklın kullanılması da bir zarurettir. Ta ki menfaatlerin çakışıp aklın rafa kaldırılıp dumura uğratılana kadar. Bu aşamadan sonra akıl aramak akıl karı değil. Zira artık menfaatler aklın önüne geçmiş ben haklıyım tartışması başlamış demektir.
Önceki gün akşam haberleri izlerken bir haber dikkatimi çekti. İstanbul Beyoğlu’nda bir sokağın sonunda sağa ve sola dönüş yasağı olan iki farklı tabela asılmış. Karşıya zaten gidemiyorsunuz çünkü yol orada bitiyor ve karşıda dükkanlar var. Sürücülerde oraya kadar gelip önce durup sonra da ne tarafa gidecekleri o tarafı tercih edip dönüyorlarmış. Ben olsam o tabelaları takan arkadaşı ödüllendirirdim. Birbirine zıt tabelayı yanlışlıkla asmış olamaz. Ülkenin geldiği noktayı resmetmek istemiştir. Trafik benim de ölçü olarak kabul ettiğim medeniyet kültürünün kurallar bütünüdür. İspanya seyahati dönüşünde arkadaşıma sordum, orada en çok dikkatini çeken ne oldu diye, trafik dedi. Nasıl yani dedim. Arabalara kırmızı yanmışsa yayanın kendisine yeşil yanıp yanmadığına bakmasına gerek, rahatlıkla karşıya geçebiliyorlar. Araçlara sarı yandığında durmaya hazırlanıyorlar ve kırmızı da kesinlikle geçmiyorlar. Bak sen şu işe. Daha geçen gün eski ördekler dediğimiz kavşaktan Gebze taksi durağının olduğu tarafa geçeceğim ama yayalara kırmızı yanıyor ve ben bekliyor. Aynı binadan genç bir komşu kırmızıya falan aldırmadan geçiyor. Yanıma gelince kırmızı yanıyor dedim. Omzuma elini attı, Netba’nın olduğu binanın çatısını göstererek “bak orada yeşil yanıyor” demez mi? Biraz afalladıktan sonra arkasında bağırdım, o yeşil çatıdan atlamak isteyenler içindi. Ama tabi tınmadan yoluna devam etti. Yine önceki gün tatlı kuyu köprüsünden çarşı istikametine giderken köprünün bittiği yerde arkadaş beni indirdikten sonra U dönüşü yasak olan köprü istikametine geri döndü. Hem de dönüş yasak tabelasına rağmen ki bütün sürücüler orada bunu yapıyorlar.
Konumuz trafik olduğu için bunları anlatmadık hiç şüphesiz. Biz toplum olarak her şeyi öyle çok eleştiriyoruz ki eleştirimizi sınırlandırabileceğimi bir ölçümüz dahi yok. Bu iki arkadaş her fırsatta hükümeti eleştirip yaptıkları marifetmiş gibi hükümetin hiç iyi yanlarını görmeden ver yansın eden arkadaşlar. Kaldı ki yarın başka bir parti hükümet olsa aynı eleştirilerden onlardan nasibini alacak hiç şüphesiz. Neymiş efendim Ak parti üç Y dediği yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklarla mücadele edeceğiz dedikleri için oy verdik ama yolsuzluk yapan dört bakanı yargılatmadılar, dolar aldı başını gidiyor, yasaklar da kendilerine rakip gördükleri herkese ve her şeye uyguluyorlar. Bu soruların muhatabı biz değiliz, biz soruları buradan iletmiş olalım muhatapları da cevabını verirler elbet. Biz bilgiyi paylaşacağız ama tabi ki yorumumuzu da yapacağız.
Bir defa hiçbir iktidar icraatlarını gerçekleştirmek için dışarıdan ithal insan getirmez, çıkardığı kanunları ve kuralları da dışarıdaki insanlara uygulatamaz. Bizler vatandaşlar olarak hangi hükümet olursa olsun öncelikle toplum menfaatine uygulanabilecek bütün kanunlara, kurallara kendimiz uyalım ki samimiyetle duruşumuz belli olsun, birbirimizin hakkına saygımız olsun. Kimsenin de elinde sihirli değnek yok ki vurunca her bir vatandaşın istediği olsun. Hiç kimse kimseyi kendisi kadar düşünemez. Herkes de kendisini başkasından daha fazla düşünürse ya kendisine düşündüğü kadar düşmez ya da başkasının hakkına düşeni düşünmeye başlar. Buna da hiçbir hükümet bir şey yapamaz. Paylaşmazsak paylaşılırız. Şu veciz söz tam da bunun için söylenmiş;
Benim mesleğim Hak’tır demek senin Hakkındır. Hak benim demek hiç kimsenin Hakkı da değil haddine de.
Selam ve dua ile hoşça kalın esen kalın…
