Ahmet DEMİRKAYA

Tarih: 28.01.2016 11:22

Hukukun üstünlüğü

Facebook Twitter Linked-in

Siyasetten, adliyelerden HSYK’dan hukuk üstünlüğü bekliyorsanız bilin ki çok beklersiniz. Onlar ihtiyaca göre kararlar alır kararlar verirler. Uygulayıcı toplumun ta kendisidir. Dolayısıyla hukukun üstünlüğüne inanıp uygulamak önce toplum içinde biz bireylerde hayat bulması gerekiyor. Ha diyorsanız ki benim siyasette dayım var, adliye de dayım var, şurada burada adamım var. O zaman siz hukuku daha buralarda katletmişsiniz adliyeye çok da bir şey kalmamış demektir. Onlar da kanunlara göre elbette bir karar vereceklerdir.

Hukuk kavramı toplumsal bir kültürdür ve temelleri aile de atılmalıdır. Zira kadının kocasına karşı, kocanın kadına karşı hakları vardır. Anne-babanın çocuklar üzerinde, çocukların anne-baba üzerinde hakları vardır. Hakeza kardeşlerinde birbirleri üzerinde hakları vardır. Hak-hukuk kurallarına ne kadar riayet edilirse o aile de o kadar huzur olur. Aileden sonra yaşadığımız çevre ve etrafındakiler üzerinde de haklar vardır. Komşuluk hakkı ki, Kur’an komşuluk haklarından bahsederken Peygamber efendimiz “bir an komşuyu komşuya varis tayin edecek sandım” diyerek hayretini gizleyememiştir. Bunun yanında çarşıda-pazarda, iş hayatımız da, trafikte sorumlu olduğumuz bir çok haklar vardır. Bir toplumun medeniyet ölçüsü bu haklara karşı gösterilen duyarlılıkla doğrudan orantılıdır. Medeniyet ölçüsünce de o toplum da huzur ve barış olur.

Günümüz toplumlarına (m)edeniyet toplumu demek oldukça güç. Hak dağıtmak için artık adliye sarayları bile yetersiz kalıp her geçen gün daha büyüklerini inşa etmek zorunda kalıyoruz. Öyle ya medeniyet inşa edilemeyen toplumlarda en çok ceza evleri, adliye sarayları inşa edilir doğal olarak. Onca hukuk fakülteleri harıl harıl öğrenci mezun ediyor, aç mı kalsın adamlar. Merak etmeyin kimse aç kalmaz. İlla ki hukukun dilinden anlayan insanlara da ihtiyaç vardır ve yetiştirilmeli de. Lakin bugün sulh mahkemelerinin, asliye hukuk mahkemelerinin ve ağır ceza mahkemelerinin iş yüküne bakıldığında, 2007 verilerine göre sulh mahkemelerine 789116, Asliye hukuk mahkemelerine 642344 dava gelmiş. Bu davaların, sulh mahkemelerinde 190275, Asliye hukuk da ise 291459 dava 2008’e devretmiş. Bugünkü veriler nedir bilemiyoruz. Bir de adliyelere intikal etmeyen davalar var. Mesela en çok apartmanlar da birbirlerinin hukukuna riayet etmeyen ve fakat mahkemelere müracaat edilmeyen vakıalar var. En çok kavgaların çıktığı adam dövme, yaralama ve ölümle sonuçlanan trafikteki hukuksuzluklar var bir de. Bunların ölümle sonuçlananları kamu davası kapsamında devlet takip ediyor. Dövme ve yaralama da çoğu zaman polis uzlaştırmasıyla orada çözülüyor. Geçen yine haberlerde buna benzer bir olay vardı. Sanırım Manisa da gerçekleşen olay da yolun ortasına park edilen kamyoneti kaldırması için “ben askerim” diye feveran eden bir genci kamyonetin sahipleri sokak ortasında epey bir dövdüler. Polis ayırıp barıştırdı, bitti mi? Tabi ki hayır. Zira kendi hukuklarını oluşturdukları sokak (m)edeniyetiyle çözerken ruh hallerinde başka bir olay da patlamak üzere uhde kaldı. Hak-hukuk kültürüyle medeniyet üretemezsek edeniyetle daha çok kavgalar eder, sonra da kendimize kurtarıcılar ararız. Siz, siz olun karşınızdakinin hukukuna saygı gösterin ki karşıdaki de size göstersin. Ancak hukuk o zaman üstün olur. Haklının üstün değil güçlünün üstün olduğu toplumlarda kimse hukuk üstünlüğü de adalette aramasın.

Haydi kalın sağlıcakla, selam ve dua ile…


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —